İletişim her yerde her zaman çok önemli. Bazı yerler var ki oralarda çok çok daha önemli. Bunlardan biri de hastaneler. Hastanelerin birbirleriyle yarışan doktor reklamlarından artık zaten hepimiz iğrenir olduk. Falanca doktor biz de şunu da biz transfer ettik diye bağırarak iletişimlerine devam ediyorlar. Onu bir kenara bıraktık. Hastanelerin billboardlara taşıdığı, övüne övüne bitiremedikleri doktorları acaba ne kadar iyi iletişim kurabiliyor. Her zaman söylüyoruz iyi ürün olmanız yeterli değil iyi iletişim kuran ürün olmanız gerekiyor. Bu nedenle ne kadar iyi kalp doktoru olduğunuz tabi ki önemli ama hastaya olan yaklaşımınız, hasta yakını ile iletişiminiz de bir o kadar önemli.
Maalesef hem devlet hastanelerimiz hem de özel hastanelerimiz bu konuda tam bir iletişim faciası. Bırakın doktorları sekreterlerin bile iletişimleri tam bir kaos. Bunun en büyük nedeni maalesef hasta odaklı değil doktor odaklı bir işletme sistemi olması. İnsanlar hastaneye boş yere gitmezler ve hastanelerin zaten duygusal olarak bir çöküşe yol açtığı açıktır. Bu nedenle hastane personelinin ve doktorların öncelikle empati yeteneklerini geliştirmeleri gerekiyor. Kendilerini hasta yerine koyarak söylenenler karşısında hissettiklerini ve hissedebileceklerini öncelikle kendileri bilmesi gerekiyor. Çok üzülerek söylemek gerekiyor ki ülkemizde asistan doktorundan profesör doktoruna kadar hepsinin ciddi bir iletişim süzgecinden geçirilmesi gerekiyor. Doktorlarımız neyi nasıl söyleyeceğini öğrenmesi şart. Hastalık hayatın bir gerçeği evet ama insanların gözünün içerisine bakarak öleceksin demek, hasta yakınına yakının ölecek demek hayatın bir gerçeği değil doktorlarımızın iletişim yoksunluğu.
İletişimde ne söylediğiniz değil nasıl söylediğiniz önemlidir. Söyleyeceğiniz her şeyin ister iyi olsun ister kötü söylemenin onlarca çeşidi vardır. Bu nedenle konuşmadan önce söylemek istediklerimizi ölçüp tartıp karşı tarafta oluşturacak etkisini bilmeliyiz. Tamam, doktorlarımızı anlıyoruz cerrahi işlemlerden, öğrencilik hayatı boyunca kadavraları kesip biçmekten bazı duyguları körelebiliyor. Artık bazı şeyler onlar için normal gelebiliyor. Fakat unutmamaları gereken şey karşılarındakilerin masadaki kadavra değil duyguları olan bir insan olduğu. Bu nedenle ister iyi haber verilsin ister kötü haber hastaya da hasta yakınına da empati kurarak yaklaşmak gerekiyor.
Doktorlarımızın hastane personellerimizin iyi iletişim kurabilen insanlar olması için hem devlet hastaneleri hem de özel hastaneler iletişim eğitimlerini daha sürekli kılmaları ve her şeyden önce hasta odaklı bir anlayışa hakim olduklarını çalışanlarına anlatması gerekiyor. Umarız hastanelerimiz hasta tarafı ile doktor tarafının birbirlerine düşman duruma gelmeden bu duruma el atar ve hastanelerimiz iyi iletişim kurabilen yerler haline gelir.