Dün gazetelerimizde bir haber yer alıyordu, haber öncelikle MÜSİAD Konya Şube Başkanımız Sayın Dr. Lütfi Şimşek’in açıklaması ile başlıyor ve devamında ise AKTİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Soner Cesur ve ASKON Konya Şube Başkanı Yakup Yıldırım’ın açıklamaları yer alıyordu. Haberde İç Anadolu'daki iş adamlarının, çözüm süreciyle birlikte Doğu ve Güneydoğu'ya yatırımını artacağı ve bununda çözüm süreci ve kardeşliğin geliştirilmesi adına önemli fonksiyonları icra edeceği belirtiliyordu.
Peki, bütün bunlarla Türkmen Beyimiz Sayın Recep Konuk’un ne alakası var? Biraz izah edelimde sizde bu bağlantıyı kurun. Gün zaten bağlantı kurma günüdür…
Şimdi Türkmen Beyimiz Recep Konuk Konya’da Konya Şeker Beyliğinin bütün sorunlarını çözdü, birliği beraberliği sağladı, Konya Şeker Türkiye’nin ilk 30 şirketi arasına girdi, Allah Razı Olsun Recep Başkan nerede ise her ilçeye bir fabrika kurdu, Konya’nın nüfusunu ikiye katlayacak şekilde ağaçlandırma politikalarını başarıyla hayata geçirdi… Enerji yatırımları ile de artık Konya’yı aşan bir noktaya geldiğini bizlere göstermiş oldu. Oldu ve iyi oldu…
Görevi bitti mi? Çok açık söyleyeyim, bir yiğit Türk Beyinin görevi bundan sonra başlar. Başka toprakları fethetme, başka topraklara huzur getirme, başka topraklardaki kardeş kavgalarını bitirme vakti geldi, Recep Başkan, gün bugündür…
Bu çağda yiğitlik böyle yapılıyor, çağımızda, “hayde bree” diyerek doru atını savaş meydanlarına sürüp mehter eşliğinde İlahi Kelimetullahı başka diyarlara taşıma imkânı yok. Bugün fabrikalar açacaksın, okullar açacaksın, toprakları işleyeceksin, hayvancılığı geliştireceksin ve böyle fetihler yapacaksın. Ağır sanayi olmadan, tarım olmadan, ticaret olmadan bugün Fetih olmuyor.
Bu çerçevede Türkmen Beyimiz Recep Konuk’tan beklentimiz bu barış sürecini en güzel şekilde değerlendirmesi, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerindeki yıllarca ekilmeyen topraklara can vermesi, biten hayvancılığı yeniden canlandırmak için projeler geliştirmesidir. Bu elbette direk Konya Şeker ya da Anadolu Birlik Holding’in bölgeye direk yatırımı şeklinde olmayabilir. O bölgeden yatırımcılar bularak birlikte kurulacak şirketlerle bu yatırımlar yapılabilir.
Türkiye bölünecek mi, bölünmeyecek mi? Senin bayrağın Çukurca’da, Şemdinli’de, Hakkâri’de, Yüksekova’da, Şırnak’ta, Mardin’de, Diyarbakır’da dalgalanırsa bu vatanı kim bölebilir?
Kardeşkanını dökmek kolay, nara atmak kolay, hamaset yapmak kolay, bu vatanı bölüyor diye saçma sapan bir ifade ile Başbakana küfür yapmak kolay… Ama Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinin kalbini kazanmak, oralarda bayrağımızı dalgalandırmak, Kürt ile Türk’ün kardeşlik destanını dünyaya göstermek zor… Biz Anadolu’yuz, Sayın Recep Konuk Anadolu’nun garip bir köyünden çıkmış, bugün destanlar yazan bir Türkmen Beyimiz… İşi gücü bu ülkeye hizmet etmek… İşte biz bu hizmet ağını geliştirmesini istiyoruz. Bu süreçte Konya Şeker en önemli aktörlerden birisi olabilir, Türkmen Beyimizden bu inisiyatifi almasını bekliyoruz.
Bununla birlik İlk etapta, Kompen, Adese, Bera Otel, Golda, Gençlik İlk Öğretim Okulu bir an önce KTO, KTB ve KSO’nun MÜSİAD, AKTİSAD, ASKON ve diğer iş adamları derneklerinin öncülüğünde bu bölgeye nasıl yatırımların yapılacağını araştırması gerekiyor. Hükümeti eleştirmek kolay ama o bölgeye ADESE açmak zor, Gençlik İlk Öğretim Okulu, Başak gibi kurumlar Konya’nın kaymaklı zenginlerinin çocuklarına eğitim veriyorlar, bu kolay ama bu kurumlar zenginlerin kaymaklarını yemek için kurulmadı ki… Gitsin Hakkâri’ye özel okul açsınlar, gitsin Yüksekova’ya ilkokul açsınlar. O bölgedeki başka yerleşim alanlarına okul açsınlar. Bu zor biliyorum ama zoru başaramayacaksak ne anlamı var? Bu dünyaya kaymak yemek için mi geldik Allah’ınızı severseniz?
Bununla birlikte diğer sivil toplum kuruluşlarımız behemehal Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizde yerel aktörlerle ilişkiler kurması elzemdir.
Eğer bu başarılabilirse geçen pazartesi günü Silivri’yi savaş alanına çeviren kanlı ve kinlik Ergenekon değil derin millet kazanmış olur ve inanınız o bayrak sadece Çukurca ile sınırlı kalmaz Süleymaniye, Musul Kerkük’ü de etkisi altına alır ve Bağdat’a kadar o bölge barış ve kardeşliğin dünyaya sunulabilecek en güzel görüntüsüne dönüşür.
Hani her akşam ana haber bültenlerinde o satılmışlar konuşuyor biz çıldırıyoruz ya… İşte o satılmışların bu topraklardan bir daha gelmemek üzere def edilmelerinin yolu Türklük, Kürtlük gibi kavramların bizi ayrıştırmak için kullanılmasını önleyip dünyaya bu milletin nasıl ve ne şekilde yıllarca bu topraklarda kaldığını göstermekten geçer. Horasan Erlerinden Kurtuluş Savaşı Kahramanlarımıza kadar bütün bir tarihin bu topraklarda nasıl yazıldığını, bu toprakların nasıl Türkiye olduğunu ve Türkiye’nin ne olduğunu dünyaya gösterme vaktidir.
Biz sizden destan bekliyoruz, başka gün beklemeyin lütfen, gün bu gündür…