Son birkaç gündeyiz. Önümüzdeki Pazar günü seçim var. Ama bu seçim yine çok kolay bir seçim olma özelliğini çoktan kaybetmiş durumda.
Zira ne yazık ki, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri, özellikle Fransa ve Almanya, bununla birlikte İngiltere devletindeki bir yapı Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini, kontrolünün kendisinde olmasını, kendi kendini yönetmesini istemiyor.
Bunun için de kontrol edemediklerini düşündükleri Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek, yerine de yönetebilecekleri birini getirmek istiyorlar.
Hal böyle olunca da bizim seçimler ister istemez bağımsızlık mücadelesine dönüşüyor.
Zaten, mesela Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ ve PKK yandaşları ile anlaşmasaydı, kendisine dayatılan bazı isimleri partisinin listesinden aday koymasaydı, Sadullah Ergin gibi tiplerin partisinde yeri olamayacağını söyleyebilseydi, PKK yandaşlarına, Amerika’ya, Avrupa Birliğine sırtını dayamak yerine millete sırtını dayasaydı, seçim bu kadar zor bir hale gelmezdi.
Ama şimdi geldi.
15 Temmuzda darbe girişimi ile çukur kalkışmasıyla, gezi kalkışmasıyla yapamadıklarını şimdi seçimle yapmak istiyorlar.
Adam fakirliği bitireceğim,
Daha çok yatırım yapacağım,
Türkiye’yi uzaya çıkaracağım,
Türkiye’nin jet uçağı projesini hızlı bir şekilde seri üretime dönüştürecek adımlar atacağız, başka uçak projelerini de hayata geçireceğim,
Konya’ya da otoban yapacağım,
Hızlı tren hatlarını artıracağım,
Üretimi artıracağım, demiyor ki…
Peki, ne diyor?
Atatürk Havalimanını ve oradaki Millet Bahçesini, ABD’li CIA’nın taşeronu bir şirkete peşkeş çekeceğim, diyor.
Milli ve yerli firmaları, ülkeye okul, yol, köprü, hastane, havaalanı, fabrika yapmış iş insanlarını yargılayacağım, hatta mallarına mülklerine çökeceğim, diyor.
Amerika ile anlaşıp, savunma sistemimizi kaldıracağım, savunmamızı yine Amerika’nın insafına bırakacağım, diyor.
Rusya ve Çin ile yolları ayırıp tamamen emperyalizmin uşağı olacağım diyor.
Bakın mesela proje diye sunduğu ticaret yoluna… Azerbaycan bile işin içinde yok.
Ey İYİ Partili ülkücüler, Recep Tayyip Erdoğan, Ermeni zulmünü bitirip, Karabağ’ımızı, Şuşa’mızı geri aldı ama sizin desteklediğiniz Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’ı PKK yandaşlarının insafına bırakacağım, diyor, sizin ki nasıl milliyetçilik, ben anlamıyorum inanın?
Bakın ey İYİ Partili ülkücü kardeşlerim, Azeri Milletvekilleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yol projesine ne diyor:
Milletvekili Vügar Bayramov Kılıçdaroğlu'nun projesinin 'Türk yolu' diye isimlendirilmesinin gerçekçi olmadığını dile getirerek, şunları söylüyor: "Çünkü bu proje, Azerbaycan arazisinden geçmemektedir. Azerbaycan'dan geçmeyen herhangi bir ulaştırma projesini 'Türk yolu' şeklinde nitelendirmek doğru değildir. Aynı zamanda bu, çok masraflı bir proje. Proje gerçekleşse bile kısa ve orta vadede kârlı bir proje olmaz. Projenin, Avrupa'nın yaptırım uyguladığı İran'dan geçeceği de göz önünde bulundurulmalıdır."
Milletvekili Behruz Meherremov da tepkisini sosyal paylaşım sitesinden, "Batı'nın iradesini temsil eden muhalefet koalisyonunun lideri Kılıçdaroğlu, Türk dünyasının büyük ideallerini yerle bir etmeyi vadediyor. Her şeyden önce bu, Türkiye'nin geriye gitmesi anlamına geliyor. Bu tehlikeli senaryoyu engellemenin tek yolu, Türkiye'nin yükseliş döneminin devamının tek şartı, milli iradenin temsilcisi, siyasi, ekonomik ve askeri bağımsızlığı sağlayan Erdoğan'ın zaferidir" ifadeleriyle dile getiriyor.
Azeri milletvekili Hikmet Babaoğlu ise Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yaptığı açıklamasında, "iktidara iddialı bir siyasetçinin, Türkiye'nin en yakın müttefiki Azerbaycan'ı görmezden gelmesi kabul edilemez. Bu, ne Türk dünyasına ne de Türkiye'ye fayda getirir. Bu yaklaşım, Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen emperyalist güçlerin yaklaşımına daha yakındır" diyor.
Hal bu işte kardeşler…
Uzatıp durmaya gerek yok, biliyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı adına PKK yandaşları ile yaptığı anlaşmada 3 konunun sözünü vermiş.
Bunlardan birincisi, başarılı operasyonlarla bitme noktasına gelene PKK terör örgütü, silah bıraktı numarası yapacak bunun karşılığında da Kuzey Suriye’de Amerikan – İsrail uydusu bir PKK devletine Türkiye müsaade edecek. Ordumuz o bölgeden çekilecek, o bölge PKK terör örgütünün insafına bırakılacak.
İkincisi, kayyumlar görevlerinden alınacak, bütün belediyelerde tekrar PKK yandaşları göreve başlayacak.
Üçüncüsü de cezaevlerindeki tutuklu teröristler serbest bırakılacak, bu arada Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş gibi isimler de serbest kalmış olacak.
Kılıçdaroğlu’na oy veren bunlara evet demiş olacak.
Şimdi soru çok basit, Diyarbakır’da göreve iade edilen bir terör yandaşı belediye başkanı kendini Ankara’ya mı bağlı hissedecek, yoksa Kuzey Suriye’deki terör devletine mi?
Peki, bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet ve toprak bütünlüğü bozulmuş olmayacak mı?
Silahla ve darbe girişimleri ile yapamadıklarını, Kılıçdaroğlu’na verilecek oylarla yapacaklar ey Milletim, Allah’ınızı severseniz işi ciddiye alın, bu vatan millet meselesi, artık konunun boyutunu çok net görün.
Şakaları yok, bunu da bilmiş olun.