Türkiye tarih boyu İslam devletlerine ev sahipliği yapmış, son hilafetin varisi olan kutlu bir ülke. Başlangıç iyi başlamasa da aslan düştüğü yerden kalkar misali, şuan da devin uyanma zamanı gelmiştir. Türkiye’nin son bir yıllık gündemine baktığımızda ülke hain bir darbe girişimi atlatmış, hemen ardında Suriyede operasyon yapmış, daha sonra bir referandum, seçim süreci geçirmiştir. Tüm bunlar yaşanırken ABD ve Avrupa’nın baskılarıyla birlikte içerde FETÖ, dışarıda PKK, PYD ve DAEŞ gibi uluslararsı terör örgütleriyle savaşıyor. Bununla beraber Güneyinde yerleşen Kurt yönetiminin bölgeyi kan gölüne çevirecek bağımsızlık referandumunun hazırlığı ve Türkmen şehri olan Kerkük’ünde buraya dahil edilmesi meselesi gündemi işgal ediyor. Ancak bunun yanında da ülkesine sığınan milyonlarca mülteciye misafirlik yapıyor. Sıradan bir ülkenin kuruluşundan yıkılışına belki bir defa bile karşılaşmayacağı sıkıntılarla Türkiye aynı anda mücadele ediyor. Buna rağmen dimdik ayakta. Bu ancak Allahın bereketiyle mümkün olabilecek bir şey. Türkiye her sıkıntı sırasında biraz daha büyüyor biraz daha şahlanıyor. Ama konumuz bu değil asıl konumuz biz bu kutlu ülkenin değerini ve bu dirilişin önemini ne kadar biliyoruz?
Bazen Türkiyeli arkadaşlarla sohbet ederken onlara “siz daha neye sahip olduğunuzun farkında bile değilsiniz” diyorum. Bugün Türkiye’nin petrol, gaz gibi yeraltı kaynakları ya yok ya da yok denilecek kadar az. Ama Türkiye’nin geçmişten gelen öğle değerleri öyle kutlu bir tarihi var ki, sanki bu ülke İslam devletlerine baş olmak için kurulmuş. Belki de Allah bu yüzden bu devlete bu kadar bereket veriyor. Doğru Türkiye’de bunun farkında olan bu kutlu dava için gayret gösterenler var ama şuan de beklenen düzeyde değil. Evet, biz daha dirilişin başındayız. Bu diriliş Allahın izniyle gerçekleşecektir. Bizim vazifemiz sadece bu dirilişin gerçekleşmesine elimizden gelen desteği göstermektir.
Ama ne yazık ki, bazen muhafazakar dini bütün gençler bile öyle gereksiz işlerle uğraşıyorlar ki bu da dirilişimizi geciktiriyor. Zaten İslam dünyasının hali ortada bizim artık boşuna kaybedecek, boş islerle uğraşacak zamanımız yok. Artık topyekun ümmet olarak particiliği, ırki ve mezhebi taassubu bir kenara bırakarak dirilişimiz için çalışmak zorundayız. Bizim bundan başka yolumuz ve kurtuluşumuz yok. Ya bu dirilişi gerçekleştireceğiz ya da topyekun yok olup gideceğiz. Bu dirilişte buradan, yani Türkiye’den gerçekleşecek.
Türkiye istese de, istemese de İslam devletlerinin lokomotifidir. Mazlum milletlerin gözü geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye’nin üzerindedir. Elhamdulillah ki, Türkiye artık bu kutlu dirilişin ateşini fişeklemiştir. Bize düşen Türkiye için İslam Ümmeti için çalışıp bu kutlu davanı zafere ulaştırmaktır. Allah muvaffak eylesin
Yazımı bir Yemen Milletvekilinin sözüyle bitirmek istiyorum:
“İslam bir vücuttur. Bu vücudunda başı Türkiyedir. Eğer baş sağlam olursa bütün vücut sağlam olur. Eğer baş hasta olursa bütün vücut hasta olur.”