Bu köşeden en sık vurguladığımız konulardan birisi, tarihi bir dönemden geçtiğimiz gerçeğiydi. Nitekim Cumartesi akşamında yaşanan hain saldırı bu gerçeği tahkim eden en son gelişmelerden biri oldu. Hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Bu terör saldırısının zamanı elbette büyük önem taşıyor, zira Türkiye’nin öngörülebilir bir istikrara kavuşturacak olan‘’Başkanlık’’ sistemini içeren Anayasa değişiklik teklifinin TBMM’ne sunulduğu günün akşamında yaşanmış olmasına kesinlikle tesadüf addedilemez.
Türkiye’nin bağımsız ve gelişmiş bir ülke olmasını istemeyen güçler, her hayırlı gelişmelerin arefesinde böyle terör oyunlarıyla Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünü durdurmayı amaçlamaktadırlar.
Gelişen ve büyüyen bir Türkiye, ‘’Dünya beşten büyüktür’’ diyerek, Mazlumlara sahip çıkarak, İslam dünyası üzerine oynanan oyunlara sessiz kalmayarak, karşılıksız basılan Dolar’ın tüm dünyayı esir almasına karşın milliliği öne çıkararak egemen güçlerin oyununa çomak soktuğu bir gerçektir.
Yıllardır Türkiye’yi PKK, ASALA, FETÖ gibi örgütlerle oyalayıp gelişmesini engelleyerek Batı Dünyasının iki yüzlü tavırlarına sessiz kalmasını sağlayan egemen güçler yine aynı taktiklerle sonuç alabileceklerini zannediyorlar.
Lakin unuttukları bir şey var ki, Türkiye artık eski Türkiye değil… Ülkesi için, bağımsızlığı için gövdesiyle tankın karşına çıkan, taş ile F-16 durdurmaya çalışan bir halk var. Yani artık gerçeği bilen gören bir millet var. Böyle bir milletin karşısında ne durabilir ki?
Türkiye içerde Terörle mücadele ederken aynı zamanda sınırlarımızın dibinde de adı konmamış bir savaşın mücadelesini yürütmektedir. Müttefik dediğimiz güçler terörist gruplara DEAŞ bahanesiyle silah yardımı yaparken, o silahlar bizim askerimizi bizim tankımızı hedef almaktadır. Yani müttefik güçlerin silahlarıyla silahlanmış, müttefik güçlerin taktikleriyle donatılmış terörist gruplarla perde arkasında ise küresel güçlerle bilek güreşi halindeyiz.
Tüm bunlara rağmen umutsuz olmaya, yeise kapılmaya mahal yer yoktur, zira bize yapılan saldırıya misliyle karşılık verdiğimizi, verebilecek kudrete Allahın izniyle sahip olduğumuz bilelim. En son Suriye’de Türk Askeri bölgesine uçakla yapılan saldırıya da karşılık verildiğini, yapanların belirlenerek anında zayiata uğratılmak suretiyle karşılık verildiği tahmin edilmektedir.
Böylesi bir dönemde yapılması gereken daha çok birlik ve beraberliğimizi tahkim etmemiz, ayrışmaları bir kenara koyarak ülkemiz için tek ses, tek yürek olmamızdır. Milli şairimiz merhum Akif’in mısralarında vurguladığı gibi : ‘’Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürükler, Onu top sindiremez’’
Batı Dünyası, Türkiye düşmanlığını artık gizleme gereği duymadan açıktan yapmaya başladığı bir zaman diliminde, bizimde millet olarak bir ve beraber olarak devletimizin, hükümetimizin yanında en gür sesle durmamız gerekir. Bu Dönemde MHP ve Devlet Bahçeli’nin davranışları tüm siyaset, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerine örnek olmalıdır. Muhalefet partisi olmak her şeye muhalif olmak değil, ülke hayrına olan meselede ön alabilmektir aynı zamanda. Meclisin dördüncü partisi olan MHP bu şekilde büyük başarı göstermiştir.
‘’Cumhurbaşkanlığı’’ sisteminin en kısa zamanda TBMM’nde çoğunluk oyuyla kabul edilerek referanduma gelmesini ve halkın oylarıyla hayata geçmesini ülkem ve milletim adına en güçlü duygularımla arzu ediyorum. Bilinmelidir ki, Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye için en kısa tabiriyle DİRİLİŞ olacaktır…
Rabbim devletimize zeval vermesin, Milletimizin birlik ve beraberliğini daim eylesin. Ordumuzu peygamber ocağı eylesin, Aziz eylesin Muzaffer eylesin.
Selametle…