Konyaspor cephesinde, yapılan açıklamalar sonucu sıcak geçen bir haftadan sonra Aykut Kocaman için Trabzonspor maçına konsantre olmak kolay olmaz diye düşünürken, hakkını vermek gerekir ki Aykut Hoca ve oyuncuları bu maça iyi hazırlanmış. Üstelik en önemlisi iç sahada taraftar desteğinden mahrum olmak ve Ömer Ali’nin kadroda yer almaması gibi olumsuzluklara rağmen...
Konyaspor, ligin en sert oynayan takımlarından biri olan Trabzonspor’a karşı çift santrafor ile başlayarak cesur ve hücumu düşünen bir kadro ile saya çıktı. Hücum oyuncuları ile önde baskıyı hedefleyerek başladığı maçta, rakip takımın stoperlerinin oyuna çıkmasını engelledi. Bununla da kalmayarak, H.İbrahim ve Rangelov ikilisi ile rakip yarı sahada hareketli, pres yapan ve neredeyse Trabzonspor’un savunma oyuncularının oyuna hiç dahil olamamasını sağladı. Bu baskı, ilk yarı boyunca Trabzonspor’un sağ ve sol bekte görev yapan etkili oyuncuları Mas ve Pereira’yı da hücum organizasyonlarında neredeyse etkisiz kıldı. Bu kurgu ve oyun yapısı, Trabzonspor’un savunma ve hücum bölgesi arasındaki mesafeyi uzattı ve hücum oyuncularının oyuna katkılarını azaltarak, hücum aksiyonlarını ve pas bağlantılarını engelledi. Ligdeki oyun anlayışı; oyunu daraltarak rakip takıma alan bırakmadan oynamak olan Trabzonspor, karşısında hiç beklemediği bir Konyaspor takımı buldu.
İlk yarı boyunca tamamen topun kontrolünü elinde tutan, mücadeleci ve istekli bir görüntü sergileyen Konyaspor, rakip kalede pozisyonlarda buldu fakat neticelendiremedi. İlk yarı sonunda, istediği oyunu ortaya koyan fakat sonuç alamayan Konyaspor, soyunma odasında golsüz beraberlikle girdi.
İkinci yarı, H.İbrahim ve Bajic değişikliği ile başlayan temsilcimiz, 47.dk’ da Rangelov’un ayağından bulduğu harika frikik golü ile üstünlüğü sağlasa da, Trabzonspor 54. dakikada bir anlık boşluktan yararlanarak, maç boyunca neredeyse hiçbir varlık gösteremeyen Olcay’ın getirdiği topla, Rodallega’nın ayağından golü bularak maçta dengeyi sağladı. Bu gol sadece eşitliği sağlamakla kalmadı.. Hücumda, H.İbrahim’in yaptığı baskı, pres ve hareketliliği maalesef Bajic devam ettiremedi. Attığı gol ile cesaretlenen rakip takım, bu dakikadan sonra hücumda daha etkili olmaya başladı. 3.bölgedeki hareketliliğini kaybeden Konyaspor, rakip takımın savunma bölgesinin öne doğru çıkışlarını engelleyemedi. Bu dakikadan sonra maçın temposu oldukça arttı. Fakat oyunun 60-80. dakikaları arasındaki artan tempoya ve karşılıklı pozisyonlara rağmen, iki takımda yakaladıkları pozisyonları değerlendiremedi. Maçın son bölümündeki 10 dakikalık periyotta, oyunu tamamen rakip yarı sahada oynayarak rakibi bunaltan Konyaspor, dakika 85’ te maalesef Douglas’ın kullandığı müthiş frikik vuruşunu, topun direkten dönmesi ile gole çeviremedi ve tabiri caizse maalesef 2 puan direkte kaldı.. Maç 1-1 lik beraberlikle sonuçlanarak, iki takımda sahadan 1 puanla ayrıldı.
Maçın geneline bakarsak, kazanma arzusu, mücadele gücü ve isteği daha fazla olan taraf kesinlikle Konyaspor’du diyebiliriz. Bu nedenle, 3 puanı kaçıran taraf kesinlikle ev sahibi takım Konyaspor oldu..
Ligin ikinci yarısında yükselen grafiği ve iyi oyunu ile dikkat çeken Trabzonspor’a karşı Konyaspor, akılcı ve etkili oyunu ile gerçekten maç boyunca oyunu kontrolünde tutan ve üstün olan taraftı. Fakat maç sonrasında nedense, oyun hakkında konuşmak yerine, yine yönetim ve Aykut Hoca arasında gelişen olaylar konuşuldu.
Bir şeyi kaçırıyoruz…Lig henüz bitmedi… Sahada mücadele eden bir takım var… Fakat nedense biz henüz bu sezonu bitirmeden yeni sezon hakkında konuşuyoruz. Ortada geldiği günden beri Konyaspor’a her anlamda katkı sağlayan bir Hoca’nın geleceğini ya da kalıp kalmayacağını tartışıyoruz. Bu tür diyalogların, takımın ve teknik ekibin konsantrasyonunu bozmaktan başka bir işe yarıyor mu acaba ?? Hiç kimseye katkısı olmayan, üstelik Konyaspor’ a sadece zarar vermekten öteye gitmeyen bu tartışmaların son bulması gerekmiyor mu??
Her şeyi bir kenara bırakıp, artık ligde oynanacak maçlara odaklanmak ve futbola dönmek gerekmiyor mu artık…