Din Kardeşliği

Senan Kazımoğlu
Son dönemde Türk Dünyasıyla ilgili hem yazılarım, hem de sosyal medyadaki paylaşımlarım yüzünden bazı arkadaşların hakkımda yanlış fikirlere kapıldığını gördüm. Maalesef bazı arkadaşlar benim ırkçılık yaptığımı düşünüyorlar. Bu konuda arkadaşlarımdan uyarılar da aldım. O yüzden, bu yazıyı yazma gereği duydum.
 
Evet! Milletimi severim ama bu sevgim, asla diğer milletlere karşı düşmanlık veya aşağı görme değildir. Aksine, ben diğer milletleri ve kültürleri zenginlik olarak görürüm. Bir hadiste şöyle buyruluyor: “Rasulullah (s.a.v.)'a soruldu: "Kişinin soyunu, sülalesini (kavmini, ulusunu) sevmesi asabiyet (kavmiyetçilik, ırkçılık) sayılır mı?" Hz. Peygamber şöyle cevap verdi: "Hayır. Lakin kişinin kavmine zulümde yardımcı olması asabiyettir/kavmiyetçiliktir. "(Ahmed bin Hanbel, 4/107, 160; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3949) Hadiste de buyrulduğu gibi, kişinin kendi kavmini sevmesi ırkçılık değildir. Ancak zulüm olduğu halde, haksız olduğu halde kavmini desteklemesi ırkçılıktır.
 
Ben her şeyden önce Müslüman’ım ve Resullullah (s.a.s): “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”(Müslim, Îmân 93-94) hadisine de vakıfım.
 
Benim için her şeyden önce din gelir. Bugün benim birçok Türkden, hatta öz akrabalarımdan daha fazla sevdiğim Afrikalı, Filistinli, Mısırlı, Suriyeli, Bangladeşli, Arnavutluklu, Kosovalı, Hindistanlı ve. b. kardeşlerim var. Ben onları bu kadar çok severken, onlara karşı nasıl ırkçılık yapabilirim?! Allah onların sevgisini benim yüreğime vermişken ben onları nasıl kendimden ayrı görebilirim?!
 
“Irkçılığa (asabiyete) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiye uğruna ölen Bizden değildir.” (Müslim, İmare 53, 57, hadis no: 1850; Ebu Davud, Edeb 121; İbn Mace, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesai, Tahrim 27, 28) hadisine inanan ben, nasıl kendimi ateşe sürüklerim?! Irkçılığın her türlüsünden Allaha sığınırım.
 
Dünyadaki bütün insanlar aynı yaratılışla Allah tarafından yaratıldı. Hiç kimsenin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvadadır. Biz Müslüman olarak buna inandık. Fakat ben tarihçi ve araştırmacıyım. Araştırma alanımda Türk Dünyası. İster Türk olsun, ister Türk olmasın, İslam Dünyasının herhangi bir yerinde Müslüman’ın ayağına batan her diken, benim yüreğime batar. Diğer Türk milletlerinin acısına tepki verdiğim gibi Afrikalı, Arap, Arnavut, Hintli her Müslüman’ın acısına da aynı tepkiyi veririm.
 
Fakat, benim Türk Dünyasıyla ilgili daha fazla tepki vermemin sebebi ırkçılık değil, aksine unutulmuşluktur. Herkesi kastetmiyorum ancak, bazı kimselerin Filistin kadar Doğu Türkistan’a, Suriye kadar Güney Türkistan’a, Bosna kadar Karabağ’a tepki vermemesidir.
 
Zira bu saydığım bölgelerde yaşayanlar da Müslüman. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) bir hadisinde: “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede tıpkı bir organ rahatsızlandığında diğer organlarda uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer” (Müslim, Birr, 66) buyuruyor.
 
Hasılı Kelam beni yanlış anlamayın. Hangi milletten, hangi ırktan, hangi dilden olur olsun ben din kardeşlerimi, Müslüman kardeşlerimi, herkesten daha çok severim. Bu sevgiyle de arama hiçbir şey koymam, zira bizi ayıran şey ırkımız değil, inancımızdır. Cemil Meriç’in dediği gibi: “Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…”