Türkiye’de internet mi yoksa televizyon mu daha etkili tartışmaları süredursun dünyanın birçok büyük şirketi pazarlama bütçelerinin büyük kısmını dijitale kaydırmaya başladı. Hatta siyasi seçimlerde bile dijital ön planda yer almaya başladı. Televizyon, hala hayatımızın önemli bir yer kaplarken sosyal medyanın çeşitli mecraları özellikle de youtube gençlerin uğrak yeri oldu.
Eskiden herkes ünlü olmak için televizyona çıkmanın hayalinin kurarken artık youtube sayesinde bunu kendileri yapıyorlar. Hatta, Youtube’da yaptıkları işlerle milyonların sevgisini kazananlara yapımcılardan önemli teklifler geliyor. Henüz 20 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Enes Batur bunlardan birisi. Youtube’da 7 milyona yakın takipçisi var ve bu başarı ona bir de sinema filmi yapma imkânı sağladı. Ağırlıklı takipçisi, %60 ile 13-17 yaş aralığında. %20’si ise 18-22 yaşlarında. Yani Enes Batur, Z kuşağının fenomeni.
Youtube’un bir başka en sevilen ismi Oğuzhan Uğur. Babala TV ve Onedio için kamera karşına geçip başından geçenleri ya da başka konuları eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Mevzular programı ile siyasi konulara değiniyor. Onedio için hazırladıkları videolar Youtube’un talkshowu olmuş durumda. Oraya ünlü konukları alıyorlar, yeni çıkan şarkılarını ya da kitaplarını konuşuyorlar. Oğuzhan Uğur da bu başarısıyla geçen hafta Beyaz Show’a katıldı. Televizyondan teklif aldıklarını ama şimdilik Youtube’da olduklarını söylüyorlar.
Youtube’nin bir başka fenomeni Orkun Işıtmak. 11 yaşından beri Youtube’da içerik ürettiğini söylüyor ama asıl popülaritesini son 4 yılda kazanmış. Oğuzhan Uğur ve Enes Batur, sosyal medyadan gelip televizyon ya da sinemada da yer alan isimler. Bir de televizyondan gelip sosyal medyaya kayıtsız kalamayanlar var. Spor yayınları ile tanıdığımız Mehmet Demirkol ve Irmak Kazuk bunlardan birisi. Youtube’da açtıkları “Ciddiyetten Uzak” kanalında bazen kendi aralarında bazen de aldıkları konuklarla eğlenceli sohbetler ediyorlar.
Listeyi uzatmak mümkün. Ama bu kadar örnek medya dünyasının tüm parasal gücüne rağmen Youtube’da içerik üretenlere veya o kanala kayıtsız kalamadıkları aşikar. Zira Z kuşağı olarak tanımladığımız kitle direk teknolojinin ve internetin içerisinde doğuyor. Anneler çocuklarını durduramadıklarında ellerine bir tablet verip çizgi film ya da çeşitli videolarla avutuyorlar. Dolayısıyla sosyal medya taraflarında işler gittikçe büyüyecek ve hiçbirimiz oraya kayıtsız kalamayacak gibi duruyoruz.
Televizyon ne kadar büyük bir eğlence aracıysa sosyal medya da öyle. Eskiden misafirliğe gidip televizyon izlemekten sohbet edemeden geliyorduk, şimdi kafede otururken sohbet sarmadığı anda telefona gömülüp kendi dünyamıza çekilebiliyoruz. Ne kadar eğlendiğimizi orada paylaştığımız fotoğraflar, yer bildirimleri ve yorumlarla gösteriyoruz. Tabi bu paylaşımlarda pazarlama dünyası için müthiş fırsatlar sunuyor. Arkadaşınızla whatsapta bir ürün üzerine yaptığınız sohbetten sonra Google’da ödev için bir şeyler ararken bir bakmışınız o ürünün reklamı karşınızda.
Geçtiğimiz günlerde Facebook’un 50 milyon kullanıcısına ait bilgiler ABD başkanlık seçimleri sırasında Donald Trump’a satması gündeme geldi. Bu sebeple biraz da Trump’ın dijital kampanyasına dair bir anekdot paylaşıp yazıyı noktalayalım. Hillary Clinton seçimler için televizona milyonlarca dolar harcarken Trump uzun bir süre televizyona tek kuruş harcamıyor. Onun yerine Facebook, Twitter, Instagram ve Youtube gibi dijital kanalların algoritma sistemini kullanıyor. Bazen bir günde aynı mesajın farklı versiyonları seçmene ulaştırılıyor. Seçmenler tarafından en beğenilen reklamlar, istenilen eyalette istenilen hedef kitleye ulaştırılıyor. Sonuçta Trump, seçimlerden galip olarak çıkıyor. Trump’ın dijital stratejisini merak edenler Hürriyet’ten Selçuk Şirin hocanın ilgili yazısını bulup okuyabilirler.