DEVLETİMİZİN ADI NASIL KONDU

Hacı Ahmet Şimşek

Zaman-zaman Türkistan Coğrafyasındaki kardeş Türk Devletlerinden bahsedilirken Türkî Cumhuriyetler diye bahsedildiğini duyarız. Bu yanlış bir ifadedir ve Ruslar tarafından uydurulmuştur. Türkî demek Türkleşmiş yani Türk olmadığı halde asimile olarak sonradan Türk olmuş manasına gelmektedir ve Ruslar bunu ortaya atarken kasıtlı yazmışlardır. Yani Türkistan Coğrafyasında ya da Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan bize akraba ve soydaş devletler ya da topluluklar sanki sonradan Türk olmuşlar, Türkleşmişler anlaşılmaktadır.

Aslında işin özüne inersek onların bizden daha Türk olduklarını görürüz, çünkü fiziksel ve kalıtımsal olarak bizim kadar değişmemişlerdir. Zira Anadolu’ya gelirken atalarımız elbette ellerini kollarını sallaya-sallaya gelmediler. Savaştılar, mücadele ettiler, çoluk-çocuklarını kaybettiler ve bulundukları coğrafyanın halkının hanımlarıyla evlendiler. Dolayısıyla fiziksel değişikliğimiz oradan kaynaklanmaktadır. Anadolu’ya gelen Türkler, İslâmiyet ile müşerref oldular ve Türklüklerini unutmadılar. Hâlbuki Avrupa’ya giden Türkler o zaman henüz İslâmiyet doğmadığı için kendi millî dinleri olan Şamanizm’e mensuptular. Bu yüzden maalesef zamanla Avrupalıların içinde asimile olarak kaybolup gittiler. Macarlar, Bulgarlar, Finlerin bir kısmı, İtalya’nın kuzeyi, hatta Almanların içinde bile bazıları genetik olarak Türk ırkına mensupturlar. Zaten belirli bir süre sonra da Hıristiyanlığın Avrupa’da yayılması üzerine kendi millî dinlerini de unutarak Hıristiyan olmuşlardır.

Peki, Türk adı nereden gelmektedir? Bu konuda çeşitli görüşler mevcuttur; konuyu Hz. Nuh’un oğluna kadar dayandıran romantik tezler bile var. Ancak doğrusunu söyleyecek olursak bu adı Çinliler koymuştur. İlk Türk sözünü Çin kaynaklarında görüyoruz. Resmi olarak Türk ibaresi ise Orhun Anıtlarında geçer ve adında Türk olan ilk devlet de Göktürklerdir. Daha sonra bugünkü devletimiz Türkiye Cumhuriyetine gelinceye kadar adında Türk adı geçen başka bir devlet yoktur. Hemen hepsi hanedan adıyla anılmışlardır. Türkiye’nin kuruluş yıllarında Gazi Mustafa Kemal, devletimizin adını “Türk Eli” ve “Türk İli” diye düşünüyordu. Hatta TBMM’de “Türk İli” olan teklif tam genel kurula gelecekken ulemadan bazı milletvekilleri bir hadisi hatırlayarak hemen onun yanına gittiler. Bu hadis hem Buhari’de hem de Müslim’de geçiyordu:

“Buhari’de bu hadisi Ebu Said-i Hudri’den rivayet eden Ebu Seleme’dir. Müslim’in yine Ebu Seleme vasıtasıyla gelen bir rivayet yolunda daha fazla bilgi vardır ve şöyledir; “Resul-ullah salla’llahu aleyhi ve sellem Ramazan’da ilk on’da i’tikaf etti. Sonra ortadaki onda keçeden yapılmış bir Türk çadırında i’tikaf yaptı. Kapı yerinde bir hasır bulunuyordu. Ebu Said diyor ki: Rasulullah bu hasırı eliyle aldı, çadırın bir tarafına koydu. Sonra başını dışarı çıkardı. Mescid’de bulunan kimselere söylemeğe başladı. Halk Rasulullah’a yaklaştı. Rasul-i Ekrem: “Ben, şu {Kadir} gecesini arayarak ilk on’da i’tikaf etmiştim. Sonra ortadaki on’da i’tikaf {a devam} ettim. Sonra bana gelen Melek geldi. Ve bana: Kadir Gecesi son on’dadır, dedi. Benimle birlikte i’tikafta bulunanlar dilerlerse son on’da i’tikaf etsinler! Buyurdu.” İnsanlar da, Rasulullah da, i’tikaf eylediler. Bana Kadir Gecesi tek gecede gösterildi.” *

“ Müslim’in, buradan alt tarafı Buhari’nin rivayetinin aynısıdır. Müslim’in bu rivayetine göre, Peygamberimizin i’tikaf buyurdukları da bir Türk Çadırı imiş. Aliyyü’l Kari de Mişkat Şerhinde bu Çadır’a “harkan” denildiğini, Farsça’da da “harkah” denildiğini haber veriyor.”  {Mirkat: C=2.   S=560}” Yukarıdaki hadisin Arapça metnini görecek olursak Türk sözü Arap harfleriyle “et-Türkiye” şeklinde ifade edilmektedir

Milletvekillerini dinleyen Gazi Mustafa Kemal hiç tereddüt etmeden şunları söyledi: “Bizler aylardan beri Yeni Türk Devletinin adını koymak için komisyonlar kuruyorduk. Oysa Peygamberimiz Hz. Muhammed {sav} Efendimiz 1400 yıl önce bizim Devletimizin adını bizzat kendisi mübarek hadisiyle koymuştur. Hepimize ve Büyük Türk Milletine kutlu olsun. Bu Devletin adı bu mübarek sözlere göre. Türkiye Cumhuriyeti olacak” dedi. Derhal fezlekeler hazırlanarak TBMM’ne sunuldu. Yeni Türk Devletinin adı oy birliği ile TÜRKİYE CUMHURİYETİolarak kabul edildi.” İşte devletimizin adı da böyle konmuştur. (Kaynak: Rüstem Kocadurmuşoğlu)

Son olarak şunu da belirtmek istiyorum. Elbette yüce dinimiz İslâmiyet’te ırkçılık yapmak kesinlikle yasaklanmıştır, ama Milliyetçilik vardır ve en önemli unsuru da vatan sevgisi ve vatan için çalışmaktır. Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de de Cenâb-ı Hakk şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır.”** Dolayısıyla Yahya Kemal’in “Kökü mâzide olan âtiyim” derken neyi kastettiğini bilmek lâzım gelir. İşte bunun içindir ki; insanlığa damgasını vuran insanlardan bahsederken onun şeceresini de ortaya koyarlar. Boşuna bu alan bir ilim haline gelmemiştir.

* Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi. 6. C. 2. baskı. Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları Sayı:123–3. Türk TTK. Basımevi. Ankara. 1969, S=319–320.

** Hucurat Sûresi 13. Âyet, Diyanet Tercümesi.