Saygıdeğer Kardeşlerim,
Allâh’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. Hepimiz maalesef “Asrın Felaketi” ile dil-hunuz! İçimiz kan ağlıyor, çok yorgun, üzgün ve perişanız. Cenab-ı Hak, vefat eden kardeşlerimize rahmetiyle muamele eyleyip şehit mertebesi ihsan eylesin; yaralılarımıza da acil şifalar lütfeylesin. Geride kalanlara ise sabrı cemil ihsan eylesin! Bize lütfu ile muamele eylesin, deprem sebebiyle oluşturduğumuz birlik ve beraberliğimizden ötürü bize “Cemal" nazarıyla bakıp bizi kahrına uğrattığı, gazap ettiği kullarına dahil olmaktan emin eylesin!
Son birkaç yıldır dünyada görülen salgın hastalıklar yanında orman yangınları, sel felaketleri gibi tabii afetlere bizi derinden sarsan bir tabii felaket daha eklendi: Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023’te saat 04:17’de meydana gelen ve maalesef “Asrın Felaketi” diye anılan, dünya tarihine ise “karada meydana gelen en büyük felaket” olarak geçen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki “ikiz deprem" eklendi.
Bu defa maalesef, “Ateş düştüğü yeri değil, hepimizin ciğerini yaktı, kül etti ve geçip gitmedi!” Bu tarifsiz acı, kıyamete kadar içimizi yakacak! Rabb’im yaralarımızı rahmetiyle kapatsın, iyileştirsin tez vakitte! Bütün Türkiye aynı anda, aynı acıyı yaşadık. Hatta ümmeti Muhammed(sav) dualarda ve yardım seferberliğinde birleşti. Tabii bizim üzüntümüzle üzülmeyen, üzülmüş gibi görünen istemeyerek ama mecburiyetten yanımızda olanlar hakkında yorum yapmaktan ziyade sizinle dertleşmek istiyorum.
Bazen gün içinde çok yorulmuş olursun ama bu yorgunluğun, istediğin halde uyumana engel olur. Bazen çok sevinirsin ama bu sevincini tam yaşayamadığını hissedersin… Çünkü hisleri ifade etmekte çoğu zaman kelimeler kifayetsiz kalır. Bazen çok ama çok üzülürsün, kelimeye dökemediğin hüznün bir bakıvermişsin ki boğazında düğümlenmiş. Sesin çıkmıyor ancak sessiz çığlıklarının yankısında boğulur gibi olursun! Demem o ki seni ilgilendiren hali anlatmaktan acizsindir çoğu zaman ama büyük bir felaket vatanımızın kapısını çalınca bir anda sen millet olmanın verdiği şuuru iliklerinde hissedersin ve felaketin yaşandığı 11 ilin içinde yaşamasan da yaşanan bütün acıyı enkaza dönen yüreğinde hissedersin!
Yorulur, yıpranır, bitap düşersin. Birden her şey anlamını yitirir. Bacakların seni taşımaz olur. Hayatının rutinleri bile sırtında yüke dönüşür. Çaresizlik girdabında kendini bulur, hızla dibe doğru çekilirsin. Böylece fiilen uzakta olmanın önemi kalmaz.
Acı senin yakınına gelir ve seni içine alır. Vücudunda bir tepki oluşmasını istersin. Sanki bu tepkiyle içinin temizleneceğini, bu kötü halden kurtulacağını düşünürsün. Belki de bu, vücudunun vermesini istediği tepkidir ama fark edemezsin. En ufak duygusal bir durumda bile ağlayan gözlerinin kupkuru kalmasına şaşırırsın. Bunun yerine gözlerinin hissiz bakışlar saçtığına kendi gözlerinle şahit olursun.
“Ağla! Ağlayamıyorsan, niye ağlayamıyorum diye ağla” Muzaffer Özak (k.s.)
İşte dertleşmek istediğim nokta burası. Gözyaşımız, kendimizle ilgili acıların, hüzünlerin sırdaşı! Büyük acıların dili yok, haliyle kelimelere sığabilecek aktarımı da yok! Millet olma şuurunu idrak edemeyen insanlara tek bir kelime israfına da tahammülüm yok. Acımız, çok büyük; yaramız çok derin! Sen, ben bu yarayı kangren eder. “Biz olmak”, “iri olmak", “diri olmak" vaktidir. “Türkiye, benden büyük; Türkiye, Türkiye'den büyük!” diyerek yeniden başlamak gerek!
“Kendilerinin ihtiyacı olsa bile, (onların) öz canlarına tercih ederler.* Kim (mala karşı) nefsinin hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar, kurtuluş ve saadete erenlerin ta kendileridir.” (Haşr Sûresi/9.Âyet)
*Buna “i’sâr” denilir ki, kişinin kendisi bile muhtaç iken başkasının ihtiyacını daha önde görerek, onun yardımına koşmasıdır.
Yaşadığımız “Asrın Felaketi"nde yanımızda olan evvela bütün Müslüman kardeşlerimizden Allah(cc) ebediyen razı olsun. Türk, beklenendir. Rabb’im, Osmanlı İmparatorluğu'ndan beri yolumuzu gözleyen ümmetin ve dahi dünya mazlumlarının duaları hatrına bizi yeniden ayağa kaldırsın! Onların duasıyla bizim yaralarımızı tez vakitte iyileştirip bizi de onların yaralarına merhem eylesin! Bizi yeniden mazluma zırh, zalime inen kılıcı eylesin!
Selâm ve duâ ile...