Kılıçtaroğlu Erdoğan’la kıyaslanabilir mi?
Bakıyorum şöyle Kılıçtaroğlu’na gerçekten helal olsun demek geçiyor içimden.
Kendini nerede görüyor bilmiyorum ama yukarıya nişan alıyor…
Peki, Kılıçtaroğlu ve Erdoğan kıyaslanabilir mi?
Hadi farkları ben yazayım…
Kılıçtaroğlu girdiği genel seçimlerde yüzde 27 civarında oy alıyor.
Erdoğan girdiği her seçimde yüzde 50’yi vuruyor.
Kılıçtaroğlu’nun kazandığı tek seçim her sene yapılan CHP kongrelerinde genel başkanlık seçimi, Erdoğan girdiği her seçimi kazanan bir isim. Hatta bırakın Türkiye’yi bugün pek çok Asya, Avrupa ve Afrika ülkesine yekten gidip seçime girse kazanacak güce sahip.
Kılıçtaroğlu’nun namı Edirne’ye kadar gider, Erdoğan’ın namının sınırlarını ben bile bilmiyorum.
Kılıçtaroğlu kasetle geldi.
Erdoğan İstanbul’da sokak sokak mücadele ederek, Türkiye ve Dünya’yı karış karış gezerek geldi.
Kılıçtaroğlu emekli katip imajına sahip, Erdoğan dünya lideri formuna.
Kılıçtaroğlu, her konuşmasını hakaret ve küfürle beziyor, Erdoğan güçlü söylemler ve ince göndermelerle.
Kılıçtaroğlu’nun hedefi bir günlüğüne de olsa başbakan olmak.
Erdoğan Dünya’yı dizayn etme peşinde.
Her zaman söylerim. Allah düşmanında hayırlısı versin.
Koskoca Türkiye.
Bu ülkenin Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkanı milyonlarca kişinin önüne çıkıyor ve yine bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na hakaretler yağdırıyor.
Ne siyasi belagat da, nede politik teamüllerde böyle bir yaklaşım göremezsiniz.
Siyasi nezaketsizlik ve sınırları zorlayan, hakaret içeren ve üstelik bu hakareti milletin seçtiği Cumhurbaşkanı’na pervasız ve fütursuzca yapan bir siyasi ahlak dünya üzerinde var olmamış.
Hiç unutmuyorum. Ankara’da Mithatpaşa köprüsü açılınca DSP’li dönemin Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen ( bugün oğlu yine Çankaya Belediye Başkanı ama CHP’den) köprüyü mahkemeye vererek yürütmeyi durdurma kararı aldırmıştı.
Düşünün köprü bitmiş. Trafiğe çözüm üretmiş, o günün kahraman solcuları mahkeme kararıyla köprüyü kapattırıyor.
Doğan Taşdelen ve Melih Gökçek bir canlı yayında konuyla ilgili kapışırken Doğan Taşdelen “halk köprüyü istemiyor” diye bir çıkış yapmıştı.
Bunun üzerine Melih Gökcek şöyle bir öneride bulunmuştu Doğan Taşdelen’e.
- Doğan, köprünün bir tarafına benim diğer tarafıma senin posterini asalım. Köprüyü isteyenler senin, istemeyenler benim yüzüme tükürsün. Bakalım en çok tükürüğü kim toplayacak?
Bizi kahkahalara boğan bir öneriydi bu. Pratik ve demagoji aklının güzel bir yansıması…
Bugün Kılıçtaroğlu’nun bu yakışıksız açıklamalarını tekrar tekrar görünce dayanamadım artık.
Cumhurbaşkanımızı halk seçti. Hem de iki kişiden birinin oyunu, hatta daha fazlasını alarak. Öyle ki yüzde 27 oy almış ve gelişi tartışmalı bir genel başkan bu ülkenin Reis’ine hakaret edemez. Zira bu tavrına devam ederse millet onun posterine gerekeni yaparak tarihteki unutulmaya yüz tutmuş siyasi karakterler mezarlığına defnini yapar.