Sizlere bu iki terimi veya kavramı yani Etiyoloji ve Demokrasi kavramları arasındaki bağlantıyı nasıl kurduğumu açıklamak isterim. Tıbbi bilimler de bir hastalığın nedenini araştıran ve inceleyen bilim dalına Etiyoloji denir. Enfeksiyon yapan bakterinin veya virüsün bulunduğu canlıda önce vücut savunma mekanizmasının yetersiz savunma yapması ile hastalık yapabildiği söylenmektedir ve bu savunma mekanizmasını yavaşlatan faktörler ve hastalığı hazırlayan çevre şartlarının uygun olması lazım gelir diye sürekli belirtilmektedir yani soğuk ve sıcak hava dengesizliği, açlık, susuzluk, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi canlının bünyesini strese sokan alışık olmadığı değişik şartlar gibi çevrenin canlının bünyesinde dengesizlik oluşturması gerekir ki biz bunlara hazırlayıcı çevre faktörleri diyoruz. Yani bir başka deyişle Mikrop uygun ortam bulamazsa canlıyı hasta edemez eğer uygun çevre şartları oluşursa şifayı kaptık demek yanlış olmaz sanırım yani sonunda hasta olduk.
Siyasi bilimlerde Demokrasi terimi ise şöyle tanımlanır; Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın veya düzenli aralıklarla seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu tüm vatandaşların eşit olduğu bir yönetim biçimi olarak tanımlanır. Yani demokrasi halkın iradesi demek anlamına geliyor veya demokrasi halkın özgürlüklerinin birleştiği bir anlam ifade ediyor desek yanlış olmaz. İngiltere sözde krallık olsa da birleşik krallık olarak demokrasi ile yönetiliyor veya ABD birleşik devletlerden oluşsa da yine demokrasi ile yönetiliyor veya son günlerdeki haberlerde sıkça duyduğumuz İspanya da demokrasi ile yönetilen devletler olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’yi uzun yıllardır daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük ile uyaran batılı devletler demokrasi kılıcını sürekli bizlere göstermekten geri durmamıştır. Fakat en son yapılan demokrasi sınavında batı sınıfta kalmıştır. Yani demokrasinin etiyolojisinde çevre şartları önemli rol oynamaktadır tıpkı bir hastalığı oluşturan çevre şartları gibi değişkenlik göstermektedir. Avrupa’nın demokrasi anlayışı coğrafyalara göre farklılık göstermektedir. İspanyanın Katalan bölgesinde yaşananlar bunu açıkça göstermektedir.
Toplumun hangi kesimine sorarsanız sorun demokrasinin beşiği olarak Avrupa’yı örnek gösterirler ve kişi hak ve özgürlüklerinde Avrupa’nın ilk ve tek tartışmasız önde olduğunu söylerler. Sosyal hayatta özgürlüklerin yasalarla korunduğu batılı devletlerin bunu bir yaşam ve kültür göstergesi olarak kabul ettiğini örnek olarak bizlere her zaman söylerler. Demokratik uygulamalar da halkın özgürce seçim yaptığı ve bu seçimlerin devletin güvencesi altında olduğunu sürekli duymaktayız. İçimizde ki bazı aydınlar İnsan hak ve hürriyetleri konusunda Türkiye’nin hep sınıfta kaldığını her fırsatta dillendirmektedirler. Batılı değerler veya batılı düşünce gibi terimler bu aydınlar sayesinde nerdeyse bizim kültürümüzün ana hedefi haline getirmek için uğraşıp durdular ama başaramadılar. Konuyu dallandırmadan ana vurgudan ayrılmadan yazımıza devam edersek. Mesela Mısırın yüzde elli iki oyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’ye Darbe yapılınca Demokrasinin beşiği olan batılı devletler darbeci Sisi tarafını kolayca seçmişlerdi veya Suud kralı Selman’ın tahtını sağlamlaştırmak için kendisine karşı muhalifleri tutuklaması demokrasinin gerekleri olarak yorumlamaları da batının demokrasi anlayışının değişken olduğunu göstermeye yeter sanırım ama yetmez. Irak’ın kuzeyinde Kürt devleti kurulmasına yeşil ışık yakarak Kürtlerinde devlet kurmaya hakkı var gibi söylemlerle Barzani’ye destek vermekten çekinmeyen batılı devletler bunu demokrasinin gerekleridir safsatasıyla dünyaya lanse etmeye çalıştılar. Batının demokrasi ile samimi imtihanı batının içinde yaşanan Katalan halkının referandum oylaması ve bağımsızlık kararı almasıyla sınıfta kaldığını göstermiştir. İspanya hükümetinin zor kullanarak bu referandum ve bağımsızlık kararını hukuksuzluk ve isyan olarak beyan etmesini özgürlüklerin beşiği Avrupa parlamentosu başkanı da destekleyerek Katalanlara daha fazla özerklik ve bağımsızlık şartlarını konuşmaları gerektiğini söylemelerini tıpkı Müslüman coğrafyasındaki söylem ve uygulamalarını beklerdik fakat bunun aksine merkezi hükümeti tercih ettiler. Yani buradan şu sonuca varabiliriz çevre şartları batının demokrasi ve özgürlük anlayışının değiştiğini göstermiştir. Avrupa da özgürlükler kişiye indirgenmiş fakat bizimde içinde bulunduğumuz bu coğrafyada etnik hakların özgürlükleri olarak dillendirilmektedir. Şöyle ki Müslüman coğrafya da ayrılıkçı olan halkların devlet kurma hakkı demokrasinin ve özgürlüklerin bir gereği olarak görülmekte ve bölgede ki devletlerin toprak bütünlüğünü bozacak ve bölgedeki çatışmaları artıracak iken tehlikeli görülmeyen masumca ve haklı bir istek gibi gösterilmeye çalışılmasının karşısında Avrupa kıtasında devlet kurma isteğinin bir suç olduğunu ve Avrupa’daki devletlerin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini ileri sürerek karşı çıkmaların demokrasinin etiyolojisindeki farklılıkları göstermiştir.
Yazımın başında tarif ettiğim bir hastalığı oluşturan bakteri veya virüsün etiyolojisinde uygun çevre şartlarının değişkenliğinin önemli rol oynaması gibi batının demokrasi anlayışı da uygun çevre ve coğrafya şartları ile değiştiğini göstermeye yeter sanırım. Batının özgürlük anlayışının sadece ve sadece Müslümanları bölmeye ve yönetmeye karşı kullanılan bir demokrasi terimi olduğunu bu vesile ile batının gerçek yüzünü gösteren en yeni ve en somut göstergeler olduğunu belirtmek isterim. SAYGILARIMLA