Ülkemizde bazı sorunlara ısrarla çözüm bulunmuyor, aynı şeylerin etrafında dönüp duruyoruz. Bir de sanki ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi yapıyorlar ya ayrı bir sinir oluyorum. Geçtiğimiz hafta üç, dört tane belediyeye kayyum atandı. Yenilerinin de yolda olduğu söyleniyor. Şaşırdık mı asla. Beklenen, yerel seçimin hemen ardından yapılması gereken şey anca yapıldı. Terörü destekleyen, sempati besleyenin hangi pozisyonda olursa olsun kamunun hiçbir alanın yeri yoktur. DEM partililer de başlarına geleceği biliyordu. Zaten amaçları da buydu, yine mağduru oynayarak başarılı oldular. Ben en çok iktidara kızıyorum, yıllardır terörü destekleyenlerin seçime girmelerine engel olacak bir yasal düzenleme yapılmadı, yapılmıyor. Terörü destekleyenler durduk yere haklıymış gibi görünüyor, millî iradeye darbe vb. saçmalayıp duruyorlar.
Parti kapatma ile bir yere varılamayacağı son 35, 40 yılda net bir şekilde ortaya çıktı. Yapılacak şey terörle ilişkili olanları aktif siyasetin içerisine sokmamak olmalı. Sicili düzgün tipler siyaset yapmak istiyorlarsa buyursun gelsin. Yok, hem terörü destekleyip hem de siyaset yapacağız diyorlarsa avuçlarını yalarlar. Masumiyet karinesi ilkesi doğrultusunda suçu ispatlanıp, hüküm giyesiye kadar herkes suçsuzdur. Buna kimse bir şey demez. Lakin terör suçundan yargılanması devam eden kişiler milletvekilliği, belediye başkanlığına aday olup seçiliyor. Sonunda ceza alınca da yetkileri elinden alınıyor. Bu durum, yasal ama yetersiz. Seçim kanunda yapılacak birkaç maddelik düzenleme ile bu saçmalıklarla uğraşmaya gerek kalmaz.
Hukukçu değilim, benim fikrimin hukuki altyapısını bir zahmet hukukçularımız oluştursun. Terör ya da benzeri suçlardan mahkemesi devam eden kişilerin seçilmelerinin ardından mahkemeden karar çıkarsa görevlerinden azledilmeliler. Yerine de milletvekili ya da belediye başkanı artık her neyse, ikinci olan partinin adayı göreve getirilmeli. İkinci olan partinin adayında benzer sorun çıkarsa üçüncü, dördüncü şeklinde devam etmeli. Böyle olursa DEM vb. partiler riske girmemek için ellerinde eğer varsa adli sicili düzgün isimleri aday gösterirler(!) Göstermeyip fantezi peşinde koşarlarsa da başlarına geleni çekerler. Vay ben görmedim, duymadım olmaz.
Mahkemelerimiz de bu tarz suçlular için bir zahmet daha hızlı kararlar alırsa sorun kısa sürede çözülür. Delillerin toplanıp, suçu sabit olan kişilerin mahkemelerini uzatmanın kimseye bir faydası yok. Sadece terörü destekleyenlere mağduruz da mağduruz diye ağlama fırsatı verildiği ile kalınıyor. Mahkeme, Yargıtay aşaması gibi kararlar bir an önce alınıp suçlular hak ettikleri cezalara çarptırılırlarsa en kısa sürede gerçek adalet sağlanmış olur. Diğer türlü belirsizlik içerisinde alınmaya çalışılan saçma sapan kararlarla bir adım arpa boyu bile ilerleme olmaz.
Bu işin bir an önce çözülmesi gerekiyor. Çünkü ortada mantık yok. Biraz mantık olsa Ahmet Türk’ün belediye başkanı olmayı geçin, aday bile olmaması gerekiyordu. Çünkü hâli hazırda terör suçunda hüküm giymiş biriydi. Yaşlılığa bağlı sağlık sorunları gerekçe gösterilerek serbest bırakılmıştı. Ne beraat etti, ne de cezasını çekti. Her nasıl olmuşsa suçu bu kadar sabitken yeniden belediye başkanlığına aday olup seçimi kazanmıştı. İşte yasal düzenleme böyleleri için şart. Yasalarımızdaki muğlak ifadeler yüzünden bir şekilde siyasete devam edebiliyorlar. Sonrasında görevden alınınca da ağlıyorlar. CHP’nin DEM ile ortak hareket etmesine falan da şaşırmadık. Yaptıkları ittifakın gereği olarak kayyum atamalarının karşısında duruyorlar. DEM’den devşirip kendi partilerinden aday gösterdikleri bir belediye başkanı da içeri alınıp, yerine kayyum atandı. Bu ayıp Atatürk’ün partisine yeter de artar bile. İşin bu kısmı inanın umurumuzda bile değil. Onu bir zahmet oy verenler düşünsün. Çünkü gerek genel, gerekse de yerel seçimde yapılan kirli ittifak çok net ortadaydı. Gözünü iktidara duyduğu nefretin kapattığı CHP seçmeninin büyük bir kısmı bu durumdan şikâyetçi değil. O zaman bırakalım ne hâlleri varsa görsünler.
Seçim kanunundaki değişiklik bir an önce hayata geçmeli. DEM vb. partiler gerçekten düzgün bir siyaset yapmak istiyorlarsa sicili temiz insanlarla yola devam etsinler. Diğer türlü sistemi tıkayarak ülkenin imajına zarar veriyorlar ki asıl amaçları da bu. AK Parti ve MHP başta olmak üzere ülkemizin çıkarlarını korumak isteyen partiler bir araya gelirse çözülemeyecek sorun yoktur. Yeter ki çerçevesi düzgün çizilmiş, muğlak ifadelerden arındırılmış bir yasa çıkarılsın. Böyle olursa siyaset cephesinde epey bir yumuşama olur. DEM partisinin de gerçek niyeti ortaya bir kez daha konulmuş olur. İktidar kanadı ülkemizin geleceğine şekil verecek bu yasal değişikliği hayata geçirerek, kimsenin Kürt kökenli vatandaşlarımız üzerinde ipotek kurmasına izin vermemiş olacaktır.