Hiç geç kalmayan Ramu bile bugün geç kaldı. Hindistan’ın kalabalık şehirlerinden biri Delhi ve Delhi’nin trafik sorununun en çok yaşandığı bölgelerinden Jamia Nagar’da Rikşa süren Ramu’nun bugün geç kalması diğer Rikşacıları şaşırttı. Çelimsiz, ince bacaklı Rikşacı Ramu, Jamia Nagar’da çok popülerdi. Gelen geçen herkes onu tanırdı. Delhi’ye geleli epey zaman olmuştu. Koca yürekli ve güler yüzlü Ramu’nun Rikşasına bir kez binen tekrar binmeyi ister, hele hele Jamia’da okuyan öğrenciler dört gözle onu beklerdi. Çünkü beş kişi bindirip dördünün parasını alan tek Rikşacı Ramuydu. Gerçi Rikşacılar hak ettiği parayı alamıyor. Son zamanlarda bataryasıyla sürdürülen rikşalar gelince bu insanlar zar zor müşteri bulabiliyor. Ancak yağmur çamur demeden bacakların dermanıyla ekmek parasını çıkaran Rikşacılara hak ettiği parasını vermeyen insanlara da yazıklar olsun!
“Saat 5 Ramu hâlâ ortada yok. Karanlık çökmeye başladı. Hava da soğuk. Daha alışveriş yapacaktım. Hanımın mutfak listesi vardı. Bugün götürmezsem aç bırakır beni. Eyvah yandım. Telefonu da açmıyor. Ulan Ramu beni yalnız bıraktın be eve nasıl gideyim şimdi. Yürüyebiliyor muyum? Yürüyebilseydim yıllardır sana 1 kilo metre için 50 Rupi verir miydim? Bir gel de hesabını soracağım. Başka bir Rikşacı tutarım. Karıncalar gibi Rikşacı dolaşıyor etrafımızda” sinirleyip kendi kendine konuşan Profesör Ahmet Efendi.
Tabi Ahmet Efendi de haklıydı. Ne kadar da kızsa az sayılır. 20 yıldır aynı Rikşacıyla yolculuk yapıyordu 1 kilo metre için 50 Rupi Hindistan’da yüksek bir rakamdı. Rikşacı Ramu da hastalığında sağlığında ihmal etmeden sabah sekizde evin kapısına ve saat dörtte Jamia’nin kapısında Ahmet Efendi’yi beklerdi. Ahmet Efendi yürüme engelliydi, 2 yaşındayken tedavi göremediği için yürümez hale geldi. Fakir bir aile çocuğuydu. Zar zor okumuş ama döktüğü terleri, çektiği zahmetleri boşa gitmedi ve bugün Jamia Millia İslamia Üniversitesi’nin Tarih Bölümünde Profesör olarak görev yapmaktadır.
Öbür taraf Ramu da telaş içindeydi. Çırpınıyordu. CC Market’ten bir yolcu alıp Jamia’ya gelecekti. Ancak 10 dakikalık bir mesafe yarım saatte yapamadı. Yol hayli kalabalıktı. Ana yol kapalıydı. Kalabalığı kontrol eden Polisler, Jandarmalar dışında sosyal çalışmaları yürüten kişiler. Yol kenarında dizilmiş itfaiye ve ambulanslar. Sel gibi bariyerlere doğru ilerleyen öğrenciler. Bir an Ahmet, Mehmet, Ayşe, Rahul, Aşa göründü. Aaa bunlar benim fakir çocuklarım deyip Ramu gülümsedi. Demek beş kişi oturup dördün parasını veren bunlardı.
Bir an pat diye bir ses duyuldu. Önceki sesin yankısı bitmeden bir ses, bir ses daha. Artık art arda birkaç patlama sesi geldi. Ramu korktu. Hem de çok korktu. Rikşasını bir kenara çekti. Zaten gidecek yol yoktu. Yolun açılmasını bekledi. Birkaç defa ara sokaklardan geçip Ahmet Efendi’ye yetişmeye çalıştı. Her gittiğinde geri çevrildi. Rikşasında oturan yolcu da bir şey demedi. Ramuyla beraber yolun açılmasını bekledi. “Ciddi bir durum yoktur herhalde” diyen Ramu yolcusunun yüzüne baktı. Yolcusu Şahit Ahmet’ten bir ses yok. Yahu insan bu kadar da ilgisiz olur mu ya en az bir evet ya da hayır der. Tüh bu teknolojiye. İnsanları yalnızlaştırdı. İnsanın eline ne zaman ki bu telefonlar geçmiş sağa sola bakmaz oldu. Vay şerefsiz Amerika vay hain Çin diyen ve telefona alışmamış olan Ramu unutmuş ki bir hafta önce Ahmet Efendi de ona bir cep telefonu hediye etmişti. Hemen elini cebine sokup yeni telefonunu çıkardı. Açmadan önce kafasına sardığı yağlı bezin kenarından telefonu sildi. Açar açmaz 10 defa cevapsız arama gördü, hepsi Ahmet Efendi’den. Ah canına vay canına diyerek yolcusu Şahit Ahmet’e döndü, o hâlâ telefonuyla meşgul.
Ramu dayanamadı ve ey İngiliz’in evladı diyerek bağırdı. Hindistan’da yanlış bir şey yapana “İngiliz’in evladı” olarak seslendirilir. Ve bu cümleyi hiç seven olmadı. İngilizlerin Hindistan’a ne yaptığı da besbellidir. Yolcusu Şahit Ahmet bu sefer Ramu’ya baktı ama yine gözleri telefonundaydı. Evladım, baksana biri beni aramış da duymamışım, sebebi nedir?
“Tamam, amcam halledeceğim. Şimdi liveteyim” dedi. Yolcusu Şahit Ahmet.
Amca tekrardan sordu.
Neredesin?
Canlı yayındayım, diyerek cevaplayan yolcusu amcayla fazla ilgilenmek istemediği için ya seninle uğraşmam gel, bak bu kalabalığın sebebi nedir” dedi Şahit Ahmet.
Hakikaten ya bu bizim çocuklarımız. Ha şu tarihi öğretmeni Ahmet Efendinin asistanı aaa şu bu diyerek Ramu harekesi tanıdı. Arada “İnkılap zindabat” sesi de duyuldu. Bu sesi duyan Ramu, “Hey Ram, (Aman Allah’ım) neler oluyor. Biri mi öldürüldü. Azcık bir şeyler anlat gözünü seveyim” dedi. Şahit Ahmet arada anlatıyor duraklıyor manzarası öyle ki ikisi soluk soluğa kaldı. Şahit Ahmet tekrar anlatmaya başlıyor bu sefer Ramu, “dur” dedi. Çünkü meseleyi az çok anlamıştı.
Eline pankart ve afişleri taşıyan beşinci altıncı sınıf öğrencileri, üniversitede okuyan gençlerin ellerinde tahtalar ve bayraklar göründü. Sınavları erteleyip protestoya katılan talebelerin toplanması söylüyor NDTV röportajı. Biraz sonra 25 diğer üniversitenin öğrencileri de sokakları sardı. Bu haber aniden Hindistan’ın tüm şehirlerine yayıldı. Olay Hindistan’ın başkenti Delhi’de gerçekleştiği için hızlıca yerli yabancı medyalar Jamia Millia İslamia Üniversitesinin etrafına döküldü.
Üniversitenin tüm kapıları kapatıldı. Üniversitenin bekçileri, öğrencileri içeriye çağırdı. Durum biraz normalleşince öğrenciler sessiz bir şekilde protestoyu neden yaptıklarını medyaya açıklarken devlet tarafından alındığı kararda hemfikir olanlar olayı karıştırmak için protestoculara taş atıp üniversiteye girdi. Polisler onları yakalamak bahanesiyle üniversiteye girip kütüphaneyi yaktı yıktı. Kütüphanede ders okuyan öğrencilere saldırdılar. Banyo ve tuvaletlerde saklanmış öğrencileri acımasızca dövdüler. Bir öğrenci bu saldırıda gözünü diğeri ise kolunu kaybetti. Birçok öğrenci yaralandı ve sayısız insan gözaltına alındı. Aynı şeklide diğer üniversitelerde polisler öğrencileri teklemedi, odalarını ateşe verdi. Biri sağa bir sola koşuyor ama polisler arkalarından yakalayıp bastonla bir dövdü bir dövdü. O gün polisin uyguladığı şiddetin hedefi protesto yapan masum öğrenciler idi. Bunların hepsini kamerasında kaydeden NDTV röportajı anlatıyor.
Gece saat 2. Hava çok soğuk. Ama hâlâ yollar açılmamış. Protesto biraz sonra yine başladı. Bu sefer sosyal medyadan haberler gelmeye başladı. Biz de geliyoruz. Biz de katılmak için yoldayız. Bu bizim hakkımızdır. Devlet istediği gibi her şeyi yapamaz. Bu anayasamızın 14, 21 ve 25 maddelerine karşı bir karardır. Aynı sesler Oxford ve Cambridge'deki Hintli araştırmacılar sosyal medyadan Hindistan'da devam eden protestoculara bir yardım mesajını verdiler. Biz de yanındayız. Saat 3’e yaklaşınca üniversitenin profesörleri, doktorları ve araştırma görevlileri, şimdilik yurtlarından ve evlerinden çıkamayan genç kız öğrenciler ve kadınlar sokaklara çıktılar. Birisi Hint anayasasının maddelerini okuyor diğeri ise Gandi’nin şu cümlesini, “Hangi dilden, etnik kökenden, kastan olursak olalım Hindistan eşit haklarla hepimizin vatanıdır”
Ramu’nun yolcusu hâlâ canlı yayındaydı. Karar o gün sabah alınmıştı. Bu karar Hint Müslümanlarına yönelik ciddi bir ayrımcılık yaratıyor. Artık Bangladeş, Pakistan ve Afganistan’dan gelen insanlara Hint vatandaşlığı verilecektir Müslümanlar hariç. Bunun ismi de Vatandaşlık Yasası Değişikliği (CAA) koyuldu. Ve ileride Ulusal Vatandaş Sicili (NRC) getirilecektir. NCR’dan önce Ulusal Nüfus Kaydı (NPR) uygulaması gerçekleştirilecek. NCR kararıyla artık her Hintli kendisinin Hint vatandaşlığını ispatlamak için devlete birtakım belgeler gösterecektir. Karar Hint Parlamentosu’nun Lok Sabha ile Rajya Sabha’da oy birliğiyle kabul edilmiştir. Fakat halk bunu kabul etmek istemiyor. Nüfusun çoğunda 1971 yılına ait belge yok. Zenginler yine de para pulla bu belgeleri elde eder. Ama Hindistan’ın fakir parasız insanların sayısı oldukça fazla. Onlar ne yapacak. Geçen sene aynı uygulama Asam’da yapıldığı için insanlar çok rahatsız olmuştu. Yaklaşık 9 milyon insanda belge bulunamadı. Bunlar içerisinde daha çok Hindular vardı. Fakat belge olmayan Hindular CAA ile tekrardan Hint vatandaşlığı olarak kabul edilecek ama Müslümanlar kamplara gönderilecek. Bu karar Hint anayasasına göre değildir. Halk bu duruma ayaklanmış ve devlet baskısına rağmen gittikçe bu protestoların artacağı söyleniyor. Bunları da NDTV röportajı anlatıyor. Bu protestolar alınmış kararın geri alınmasına kadar devam edeceği söyleniyor.
Saat 5. Artık yavaş yavaş yollar açılmaya başladı. Ramu Rikşaya pedal bastı. Ve bugün olup bitenden Ahmet Efendinin de haberi olacağını düşündü. Dolayısıyla onun kızmamasından emin olan Ramu saat sekizde yine Ahmet Efendinin kapısına doğru yola koyuldu…