Toplumun bireylerini birbirine bağlayan, beraber yaşamayı sağlayan önemli bağlar vardır. Bu önemli bağların öğrenilmesi, öğretilmesi ve öğrenilenler tarafından içselleşmesi gerekir.
Bu bağların günümüzdeki adlandırılmasını söylemek gerekirse; DEĞERLERİMİZ olarak ifade edilmektedir.
Eğitim sistemimizin hedef kitlesi çocuklarımız, yani öğrencilerdir. Toplumun ihtiyaç duyduğu fertlerin yetiştirilmesi, eğitilmesi için okullar kurularak devreye sokulmuştur.
Her toplum, kendi yapısına uygun insana ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacı kurdukları örgün ve yaygın eğitim kurumlarında gerçekleştirirler.
Öğrenciler; okullarda kazandırılan akademik bilgileri, öğrenme metodundan sonra, hayatın her safhasında ihtiyaç duyulan bilgileri bir şekilde öğrenme şansına sahiptir.
Ancak; fertlerin kişiliğini oluşturacak değerlerin uygun yaşlarda mutlaka kazandırılması, öğretilmesi gerekir.
Kişiliği oluşturacak DEĞERLER eğitimi verilmezse toplum yapısında çürümeler, çözülmeler başlar. Tarihin sayfalarında bunun örneklerini okuduk/okuyoruz.
Tarih, değerlerini, değer yargılarını kaybeden milletler mezarlığı ile doludur. Allah (c.c) yarattığı kullarını başıboş bırakmadı. Hayatı devam ettirmenin kurallarını, kendilerinin de anlayabileceği şekilde, hemcinsleri vasıtası ile –Peygamberleri- bildirdi.
Bütün mesele, bu gerçeği görebilmek, gerekli çalışmaları yapabilmek. İnsan olarak böyle durumları görüp, değerlendirecek bir özellikte ve anlayışta yaratıldığımıza göre, vazifeden kaçışın mazereti olamaz.
Başta Amerika ve Avrupa devletleri, toplumun yozlaşmasını, çözülmesini önlemek için, DEĞERLE ve KARAKTER EĞİTİMİ kavramını ortaya attılar.
Kendi inançları ve medeniyet anlayışları doğrultusunda, çeşitli kavramlar oluşturarak, eğitim işlevinde kullanmaya başladılar.
Sosyologlar, psikologlar, toplum bilimciler, teologlar, kendi alanlarına uygun çalışarak kavramlar oluşturup, eğitim alanının istifadesine sundular.
Bu tür çalışmalar hala devam ediyor. Üniversiteler, böyle bir alana özel ilgi göstermeye, çalışmaya ihtiyaç duyuyor.
Çalışmalar, seküler anlayış ve mantığına paralel olarak yapılıyor olması, devletin sistemi ile doğrudan ilgili bir durum.
Ülkemizdeki duruma baktığımızda, seküler anlayışa uygun çalışmalar olduğunu görebiliriz.
Okullarımızda “Değerler ve Karakter Eğitimi” çalışmalarında ortaya konan, bildiğimiz bir çok kavramlar, aslında İslam Dinini öğretilerinde olan önemli değerlerden cüzler.
Değerler ve Karakter eğitimi ile alakalı konferanslar, seminerler verilmekte. Kitaplar yazılmakta. Yerel yönetimler –Selçuklu Belediyesinde olduğu gibi- kendi çaplarında çalışmalar yapılıyor.
Üniversitelerimizin bu alana ilgileri, -Necmettin Erbakan Üniversitesi gibi- giddikçe artıyor.
Okullarımızda, özellikle özel okullarımızda Değerler ve Karakter Eğitimi çalışmalarına yer veriliyor.
Bu tür çalışmalara, toplumumuzun ihtiyacı var. Çalışmalara daha iyi bir anlayış ve metot kazandırmak gerekir.
Okullar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, halk, gereğine inandığımız inancımızın önemli değerlerini, topluma kazandırmak için yeterince işbirliği halinde olmalı.
Bizim için, Müslümanlar için en önemli kaynak, SÜNNET ve KUR’AN’dır. Oluşturulan değerler kavramları, bu kaynaklara dolaylı olarak ulaştırmaktadır.
Aslında; batının metot ve anlayışı ile yola devam ederken çok zaman kaybına uğruyoruz.
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi yapabilirsek, çok kıymetli zaman israfının önüne geçmiş olur, asıl kaynakla doğrudan bağlantılı hale gelmiş oluruz.
“Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı.”