Müslüman Türk’ün tarihle beraber başlayan yolculuğunda şimdiki durağı olan Anadolu, kapılarını Malazgirt’le beraber açmıştır ve bu topraklar yaklaşık bin yıldır bu aziz millete vatanlık etmektedir.
Bu toprakların hamurunda eli olan, emeğinde bereket, kalbinde şefkat, kavlinde sadakat ve kara gününde ferâset olan maneviyat erleri, Anadolu’nun Müslümanlaşmasında önemli bir pay sahibi olarak gönüllerdeki yerlerini almışlardır.
İşte o maneviyat erlerinden biri de, Dedemli’de metfun olan Seyyid Bayram Veli Hazretleridir.
Horasan erenlerinden olan ve Dedemli’nin kurucusu olan Seyyid Bayram Veli Hazretleri, 1150’li yıllarda Toros Dağları’nın geçit vermez bu topraklarını bir ilim yuvası haline getirmiş ve etrafındaki sevgi hâlesini genişleterek dünya yolculuğunu sonlandırmıştır.
Yavrularını gözleyen kartal misali, Dedemli insanına manevi bir kalkan olarak berzah âlemindeki yaşantısına devam etmektedir.
Evet, Dedemli bu büyük insanı toprağında barındırmakta ve onun maneviyatından beslenmeye devam etmektedir.
Başlığımızdan da anlaşılacağı üzere Dedemli bugünlerde biz hüznü ve varlık ile yokluk arasında bir çizgide gel-gitleri yaşamaktadır.
Dedemli, Hâdim ilçesine bağlı bir beldedir ve Konya’mızın mâlumu olduğu üzere Bozkır Barajı, Dedemli’den kaynak alan ve Göksu’nun önemli bir kolu olan Gökdere’nin önüne set çekilmesiyle vücut bulacaktır.
Bu doğuş, beraberinde bir kayboluşa gebe durumdadır. Kaybolacak olan kıymet de, anlaşılacağı üzere Dedemli’dir.
Bozkır Barajı, büyük oranda Dedemli’yi sular altında bırakacak ve beldedeki hanelerin yaklaşık üçte ikisi boşaltılacaktır.
Yaklaşık bin yıllık bir kültür, tarih sahnesinden çekilecektir. İstimlâk ve sınır tespit işlemleri sonuçlanmış durumdadır.
Benim ata yurdum olan, sadece Dedemli’nin değil Konya’mızın da bir kıymeti olan Seyyid Bayram Veli Hazretlerinin metfun olduğu bu topraklar, ona meftun olanların genişlettiği bir sevgi ve kanaatkârlık hâlesidir.
Bu hâle, o büyük insanın hâtıratını da koruma adına, dağıtılmamalı, bozulmamalı ve bu hâlenin mensupları uzaklara atılmamalıdır.
Dedemli için henüz iş işten geçmiş değildir ve hâlen vaktimiz vardır.
Köy kültürünü yaşatabilmek adına alınacak bir dizi eylem kararı, bin yıllık bir beldenin varlığını devam ettirebilmesi için hayati öneme sahiptir.
Öncelikle, belde insanı su altında kalacak konutları için mağdur edilmeden tarımsal arazi tahsisi ile sevindirilmeli, köy yaşantısının devamı için de tip evler yapılarak Dedemli’nin yok olmasına müsaade edilmemelidir.
Tarımsal arazi tahsisi, Dedemli insanının bu zamana kadarki kanaatkârlığının bir karşılığı olarak görülmeli ve Devletimiz cömertliğini bu insanlardan esirgememelidir.
Tip evler yaparak köy yaşantısının devamının sağlanması da, bu topraklarda eli ve duası olan maneviyat erlerine Devletimizin göstereceği saygının ve vefanın gereğidir.
Büyük devlete yakışan da, tebasına karşı hem cömert olması, hem de vefalı olmasıdır.
Tarımsal araziler, istimlâk edilen konutlara karşılık olarak verilebilir. Tip evler de, uzun vadeli bir ödeme planı ile belde insanına tahsis edilerek Dedemli’nin yok olması önlenebilir.
TOKİ için üç yüz konut, bir senelik bir çalışma bile değildir ve beldenin güneye bakan kısmı tip evler için son derece uygundur.
Bu çalışmalar, bu zamana kadar aslında bitirilmiş olmalıydı ve belde insanı bu ikilemin içinde bırakılmamalıydı. Son beş yılında beldenin bir kanaat önderinin bulunmaması ve belediye yetkililerinin öngörüden uzak olması, bu ikilemin en önemli sebebi durumundadır.
Dedemli’nin taşınması yönünde sergilenecek bir tavır, Dedemli’nin yok olması anlamına gelecektir ve bu kötü ihtimal durumunda beldeye yapılabilecek en büyük iyilik; cismi kaybolmuş bir Dedemli’nin ismini yaşatmak için Bozkır Barajı’nın isminin Dedemli Barajı olarak değiştirilmesi olacaktır.
İyilikten öte, aslında en başından beri baraj, Dedemli Barajı olarak anılmalı ve adlandırılmalı idi. Dedemli, barajda kaybolacaksa, barajla yaşatılmalıdır.
Kanaatkârlık hiç olmazsa isimde hayat bulsun.
Bu konuya devam edeceğiz İnşaallah.