Türkiye ve dünya, bu kez uzun dönemli durgunluğun içinde. Özellikle Türkiye’de krizlere karşı kısa dönemli çözümlerin işe yaramadığı, yapısal ve kökten değişimler gerektiği herkesçe anlaşılmıştır. Bu dönemlerde gerek politik gerek ekonomik değişiklikler konusunda son derece hassas davranılması gerekiyor.
Durgunluk dönemlerinde şirketlerin mümkün olduğunca hızlı hareket etmeleri gerekiyor. Şirketlerinin en büyük sorunu belirli bir iş modeline sahip olamamalarıdır.
Durgunluk dönemlerinde başarılı olabilecek şirketler ya da sektörler ekonomiye en çok katkısı olan şirketler ve sektörlerdir. Üretimin ve verimliliğin artmasına, gelişmesine katkıda bulunabilecek her sektör kriz ve durgunluk dönemlerinde gelişecektir, bu dönemlerde avantajlı olacaktır.
Yavaşlayan ve durgunluğa giren ekonomilerde şirketler hızlı hareket etmeliler ve düşüşün derinliğini ölçebilmeliler. Ayrıca, bir an önce düşüşe karşı harekete geçmeliler, çünkü pek çok şirket nakit sorunu yaşar. Nakit durumunun daha da kötü bir hal almasına izin veremezler. Bu nedenle gereksiz işlere son vermeliler, müşteriler üzerine oynamalılar, satışlarını sürdürmeliler ve nakit üzerine odaklanmalılar. Bunun yanında, fiyatlara ve maliyetlere de öncekinden çok daha fazla önem vermeliler.
Alınacak ders son derece basittir; şirketler gerçeklerle yüzleşmek zorundadırlar. Durgunluk öncesi gelen sinyalleri, talepteki düşüşün ne zaman başladığını, algılayabilmek gerekir. Müşterilerine nasıl destek olabileceklerini, onlardan nasıl yararlanabileceklerini de öğrenmelilerdir.
Akademisyenler, danışmanlar, düşüşte olan bir ekonomiden çıkış için çözüm üretemezler. Dolayısıyla, durgunluk dönemlerinde ortaya çıkan iş modellerinden ya da yönetim konseptlerinden bahsedilmez. Türkiye’de ticaret yapan ya da dükkan sahibi olan herkes bilir ki, talep olmadığında, harcama da olmaz. Talep olmadığı sürece satış gerçekleşmez. Bu dönemlerde nakit akışı izlenir.
Yüksek enflasyon oranları ve devalüasyonlar için hiçbir formül yoktur. Şirketler gelişmeleri yakından izlemeli, müşteri memnuniyetini ön planda tutmalı, ürünlerin gerçek değerini fiyatlara yansıtmalı ve kesinlikle yüksek fiyatlar koymamalıdırlar. Ancak, bütün bunların ötesinde nakit toplamaya öncelik vermelidirler. Çünkü, nakit olmazsa yaşamanız olanaksızdır. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha fazla önem taşır.
Bu dönemlerde üretimi arttırmanın birkaç yolu vardır. Ekonomik kriz dönemlerinde şirketler çalışanlarının bilgi birikimini arttırmak ve onları eğitmek için biraz zaman sahibi olurlar. Böyle dönemler, bazı şeylerin kalitesinin yükseltilebileceği dönemlerdir. Yine kriz dönemleri, ürün geliştirme konusu üzerinde düşünmek için son derece uygundur. Ürün geliştirmenin ve var olan ürünlerin nasıl daha verimli hale getirilebileceği üzerinde çalışılmalıdır.
Bunun yanında insanların muhtaç olduğu ilaç sektörü, yine insanların üretkenliğini arttıran bilgi teknolojileri sektörü zaman içinde gelişeceklerdir. Bu sektörler, her ne kadar şu anda küçülüyorlarsa da, gelecekte daha da güçlenerek varlıklarını sürdüreceklerdir. Bu sektörlerde yaşanan küçülme, yakın geçmişte çok yoğun ve plansız büyüyen sektörler olmalarından kaynaklanıyordu.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin krizleri en az zararla atlatmaları için en önemli şey cesarettir. Kişiler her zaman için konuşabilirler ama herkesin öncelikle “Doğru olanı mı yapıyoruz” diye sorması gerekir. Tabii tüm bunların yanında her sektörde yer alan şirketler nakit akışını yakından takip etmelidirler.
İnternet, doğru kullanıldığında araştırmaya dayalı bilgiye şeffaflık getirmiştir. Araştırmaya dayalı bilginin şeffaf olduğu bir ortamda insanlar daha hızlı harekete geçebilirler, aradıkları bilginin tamamına hızla ulaşabilirler ve daha iyi seçimler yapabilirler.Şu anda internet her iki yönde de işliyor. İnternet ekonominin düşüşünü yavaşlatıyor diyebiliriz. Çünkü, talebin olmadığı ve sermaye yatırımının azaldığı bir ortamda internet insanların olan biteni anlamasını hızlandırıyor. Böylelikle insanlar daha hızlı hareket ederek doğru davranışı gösterme eğilimine giriyorlar ve ekonomideki gerileme de hız kesiyor. İyi giden şeylerin olması durgunluk sonrası toparlanma sürecini de arttıracaktır. İnternet ekonomik düşüşün ve durgunluk sonrası toparlanma sürecinin hızını doğrudan etkilemektedir.
Gelişmekte olan ülkelerde şirketlerin yaptığı en kritik hata nakit akışını izlememektir. Bunun yanında ülkedeki tüketici talebini de gerektiği gibi izleyemiyorlar ve bu nedenle de taleplerin karşılanmasında gecikmeler yaşanıyor. Ayrıca, üretimlerini gerileyen talebe göre ayarlamıyorlar ve her şeyin yoluna gireceği umuduyla aynı miktarda üretime devam ediyorlar.
Durgunluk dönemleri gelişmekte olan ülkelerde daha uzun sürüyor. Bunun nedeni bu ülkelerin gelişmiş ülkelerden daha fazla soruna sahip olmalarıdır. Bu sorunlar arasında; döviz kurları, politik krizler, işsizlik bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde şirketler işsizliği azaltmak için çözüm üretemiyorlar. Dolayısıyla da krizler, durgunluk süreçleri bu süreçlerin üstesinden gelinmesi gelişmekte olan ülkelerde oldukça uzun zaman alıyor.
Sonuç olarak
Bu dönemlerde önceliğiniz “büyümek” değildir. Öncelikleriniz farklı olmalıdır. Hedeflerinizi yeniden tespit edin. Bu yeni kararlar doğrultusunda tedarikçilerinizle tekrar görüşün. Şirket içi iletişimi artırın, yeni kararlardan çalışanların haberden olmasını sağlayın. Bu şekilde verimlilik düşüşünün önüne geçebilirsiniz. İşlerin yoğun olmadığı bu dönemleri eğitim için iyi bir fırsat olarak değerlendirebilirsiniz. Satış ekibini analiz edin. Büyük fiyat indirimleri yapmak çözüm değildir. Ancak, indirim zorunluysa ürün yelpazenizi analiz edin. Yeni müşteri kazanmak çok maliyetle bir iştir. O nedenle mevcut müşterilerinizle olan ilişkilerinizi tasarruf uğruna koparmayın. Ürün ve hizmet kalitenizi azaltmayın. Kredibilitenizi düşürmeyin. Durumunuz çok parlak olmasa bile dürüst ve şeffaf şirket ilkesinden vazgeçmeyin. Üretim yapan şirketlerin daralma ve kriz dönemlerinde tedarikçileriyle birlikte hareket etmeleri, tam bir “uzlaşma” ile karar almaları gerekir. Onlarla iletişimi bu dönemlerinde artırın. Devletin yayınladığı resmi istatistikler planlama amaçlı olarak çoğu zaman gecikmeli yayınladığından, planlama amaçlı olarak kullanılamaz. Diğer sektörlerden yöneticilerle konuşun, bankaların üst düzey yöneticilerinin görüşlerini dikkate alın. Kendinizi daralma psikolojisine fazla kaptırıp, günün gerisinde kalmayın. Sizi atağa geçirecek yatırımlarınızı tamamen bir kenara atmayın. Bilgi teknolojileri, yeni ürün geliştirme, “yenilikçilik” gibi konularda şirketinizin yeteneklerini ve alt yapısını çok fazla ihmal etmeyin.