Bir önceki maçta ağır bir yenilgi alan Torku Konyaspor’dan Gençlerbirliği maçında beklenti şüphesiz galibiyetti. Kendi taraftarı önünde önemli bir rakibini mağlup etmek yeşil beyazlıları tekrardan yakalamış olduğu havaya sokacaktı. Parola mutlak galibiyetti ve sahaya galibiyet için çıkarılmış bir kadro vardı. Aykut Kocaman’ın klasik gol yememeye dayalı taktik anlayışı bu sezon yerini yavaş yavaş önce gol atmaya sonra yememeye bıraktı.
Maça her iki takımda dikkatli başlayarak birbirlerini ölçtü. İlk dakikalardan sonra ev sahibi olmanın verdiği avantajla da yeşil beyazlılar daha üretken oynayan taraf rolüne soyundu. O dakikalarda gelecek olan bir gol maçın kaderini değiştirebilirdi, o golü bulacak fırsatları da yakalayan yeşil beyazlılar fırsatlardan yararlanamayınca devre berabere bitti. Rakip takımın devre boyunca net bir pozisyon bulamaması ve kendi oyununu sahaya yansıtamaması yeşil beyazlıların göstermiş olduğu mücadeleye bağlıydı.
İkinci yarı başladıktan sonra oyunun tekrar dengelendiğini gördük, gol bulmak için pozisyonlar üreten bir Torku Konyaspor göremeyince maç gol pozisyonu açısından eksik bir hâl aldı. Rakip takım da beraberliğe razı olduğu için ilerleyen dakikalarda izleyenlere zevk verecek bir oyun ortaya çıkmadı. Yeşil beyazlılarda Holmen, Ömer Şişmanoğlu gibi kendisinden çok şey beklenen oyuncular vasatın altında kaldı bunlara bir de Meha, Rangelov, Ömer Ali gibi tempoyu belirleyen oyuncuların özellikle ikinci yarıda vasat kalması eklenince yeşil beyazlılar adına tabelayı değiştirecek etmenler ortada kalmadı ve maç berabere sonuçlandı.
Yeşil beyazlıların maçı kazanması gerekiyordu fakat ortaya koyulan mücadele de taraftarı üzmedi ve yeşil beyazlılar taraftarında şöyle bir algı oluşturdu “Evet şu anda çok iyi değiliz ancak daha iyi olacağız.” Torku Konyaspor’un şanlı galibiyetlerini yazmak dileğiyle…