"Modern" zaman dilimini dediğimiz günümüz dünyasında öylesine yoğunuzki, bir çok şeyi yapmaya fırsatımız dahi olmuyor. Elimizde mevcut olanlara değil hep daha iyisine sahip olma mantığıyla adeta modern kölelik vasfına bürünüyoruz.. Aslında gözümüz hiç bir zaman doymayacak, çünkü kullandığımız otomobilin bir üst modeli, ve daha lüks bir sitede son kalmış bir daire mutlaka olacak..
Yeni dünya düzeni denilen bu girdabın içine kapılan insan sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya şartlandırılırken birçok şeyden mahrum kalıyor, mesâlâ dinî vecibelerin yerine getirilmesinde gereken itina özen pek önemsenmiyor.. "modern" yaşam tarzında namazın yeri yokmuş gibi davrananlar, "çok yoğunum" mazeretiyle kendini haklı görmeye çalışıyor.Hatta "zaman bunu gerektiriyor" (özellikle faiz için) demek suretiyle dinde kesin olan helal dışı çizgiye yeni yorumlar getirecek kadar kendini zeki donanimli görenler bile var, oysa din, hiç kimsenin yorumuna ihtiyaç duymayacak kadar açık ve net.. Bizim bu konudaki en büyük eksiğimiz, kutsal olan yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i görmezden geliyor olmamız...
Bir mü'min düşünün, islamiyeti yaşama hususunda son derece dikkatli, lakin kur'an okumuyor, işte bu büyük eksikliktir.. Zira bir hadis-i şerifte “Kuran okuyan kimse, ‘ben Allah’la konuştum’ dese yalan söylemiş olmaz.” buyruluyor, hâl böyle iken bizi, Rabbimizden uzaklaştıran nedir?
Kur'an-ı Kerim'i kendi dilinde okumak, kıraatini güzelleştirmek suretiyle okumak gayet güzeldir. özellikle güzel sesleriyle okunan kur'an tilaveti gönüllere bir huzur, coşku ve sukûnet veriyor ve yüreklere dolan hoş sedâya doyulmuyor.. Lakin bütün bu güzelliklerin yanısıra O'nu okumak kadar anlamak da muhimdir.. Rabbimizden bize gelen bu yüce kitabın bize neler getirdiğini bilmek bir mü'min için çok büyük önem taşımalıdır.. Günde 40 defa okuduğumuz Fatihâ süresini dahi anlamını bilmeden namazları ihya etmeye çalışıyoruz ama ne derece hakkını verebiliyoruz..
Mü'min kimse şuurlu olmak zorundadır, zira yüce kitabımızın ilk ayeti "oku" emriyle gelmesi bu meselenin ehemmiyetine dikkat cekmektedir.. Cahillik islâm diniyle bağdaşmayacak kadar uzak bir kelimedir, bu hem gercek manasıyla okumakla hemde hayatı, kainatı tefekkür edip mânâsını idrâk ile Rabbimizin nimetlerini ve mucizelerini görmemiz, anlamamız gerekmesi sebebiyledir.
Mü'min kimse, yaşadığımız bu AHİR ZAMAN diliminde, islâmî bilgilerin doğru bir şekilde öğrenmesi; kasten veya sehven yanlış bilgi verenlerin önüne gecmesi için, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i türkçe mealinden okumalı, anlamalı ve hayatında tatbik etmelidir. Peygamberimiz (S.A.V) veda hutbesinde “Benden sonra siz ümmetime iki tane emanet bırakıyorum ki, onlara sımsıkı sarılırsanız yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bu iki emanet; Allah kelamı Kur'an ve Benim Sünnetlerimdir.” buyurmuştur.. Tüm bu ilkeler doğrultusunda Hayatımızı, Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye'ler ile güzelleştimenin zamanı gelmedi mi?
Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün olan Cuma'mız mübarek, dualarımız kabule karin olsun inşallah...
Selam ve Dua ile, sevgide kalın, Hoşçakalın...