Arap Baharı’nın ilk olarak ortaya çıkmaya başladığı dönemlerle PKK da bu kartı oynamak istedi. Bunun için alternatif Cuma namazları dahi düzenledi. PKK’nın bu sivil direniş eylemleri tabanından ilgi görmedi. PKK, DHKPC gibi basit bir sol örgüt değil, tabanıyla varlık gösteren bir örgüttü. Dolayısıyla tabanda varlığı tartışılmaya başlanınca sona giden süreç başladı. Bu sivil direniş eylemlerinin reaksiyon almamasının sebebi çok basit; Türkiye ne bir Suriye’ydi ne de bir Bin Ali Tunus’uydu. Bu anlamda bakılacak olursa Kürt Sorunu’nun çözümüne dair atılan ve çokça tartışılan o adımların ne kadar önemli bir hizmet ettiğini görebiliriz. Yine Arap Baharı sürecinde PKK her zaman yanlış tarafta yer aldı. Bir taraftan sivil direniş eylemleri yapmaya kalkışırken diğer taraftan dünyanın en büyük zalimlerinden biri olarak tarihe adını yazdıran Beşşar Esed’in elince oyuncak oldu. Esed adına hem Türkiye’de hem de Suriye’de savaş veren bir taşeron örgüt haline geldi. Yine İsrail ile Türkiye arasında ciddi sorunlar yaşandığı dönemlerde İsrail tarafından bariz bir şekilde kullanılması PKK tabanının tepkisini çekti. Bütün bu yanlışlar PKK’nın sonunu hazırlayan süreçte önemli oldu. Geldiğimiz noktada PKK Sorunu çözülüyor. Abdullah Öcalan da buna katkı sağlıyor. Ama sürecin neticesinde Öcalan’ın serbest kalması gibi bir durum tabi ki olmayacak. Ne hükümet böyle bir yanlış yapar ne de halk bu yanlışa göz yumar. En önemli akil insan olarak gördüğüm Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu durumu halka bizzat kendisinin anlatacağına ve halkı ikna edeceğine inanıyorum. Çokça tartışılan ‘Akil’ kelimesi yukarıda yazdığım şekliyleyse bunu en iyi Erdoğan yapar.
Askerlik Öncesi Son Yazım:
Askere gidiyorum 14 Nisan Pazar günü. Önce Kastamonu sonra Van’a gidiyorum. 5 ay kadar muhtemelen yazı yazamayacağım. Sürçü lisan da ettik, hata da yaptık, zamanınızı da harcadık; hakkınızı helal ediniz. Barış dolu yıllara ve Büyük Türkiye’ye…