Son birkaç haftadır gündeme gelen ve yoğun bir şekilde tartışılan akil insanlar heyeti Çarşamba günü kamuoyuna açıklandı. Heyet az çok tahmin edildiği gibi bölgelere göre belirlenmiş. Heyette; akademisyenden gazeteciye, sanatçıdan kanaat önderine kadar pek çok kesimden saygın insan bulunuyor. 9’ar kişiden oluşan 7 grup bölgelere dağılarak kamuoyunu sürece dair aydınlatacak ve sürece destek sağlanması amacıyla halkın bu konuda ikna edilmesi sürecine hizmet edecek. Her bölgenin bir başkanı, bir başkanvekili, bir de sekreteri olacak. Heyetin dünyadaki benzerlerinden farklı olarak taraflar arasında hakemlik yapmak gibi bir görevi olmayacak.
Konya’nın da bulunduğu iç Anadolu Bölgesi’nin başkanlığına Ahmet Taşgetiren getirilmiş. Bence seçilen heyetteki en akil insanlardan biri. İç Anadolu Bölgesi’nde olmasını da doğru buluyorum. Heyette doğru bulduğum, yanlış bulduğum pek çok isim olmakla birlikte bunları tabi ki gündeme getirmek anlamsız. Tek tek kişileri tartışmaktansa böyle bir heyetin de hizmetlerinin katkısıyla oluşacak yeni ortamın getiri ve götürülerini tartışmak daha anlamlı olacaktır. Daha önceki iki yazımda da yazdığım gibi süreçte PKK’nın ne aldığı ne istediği vesaire gibi konulara gereksiz yere takılmayarak kafamızdaki “yenilmez PKK” düşüncesinden kurtulmamız lazım. İktidarın PKK’ya silah bıraktırmak için illa karşılığında ciddi tavizler vereceğini veya PKK’nın Türkiye’yi bir oyunun içine çektiğini düşünmek Türkiye Cumhuriyeti’ne bir hakaret bence. Çünkü kurulan bu komplo teorilerinde oyunu kuran da, yöneten de, oynayan da PKK iken kaybeden ve pasif halde olan hep Türkiye oluyor, böyle bir şey yok. Bunu kabul eden insanların Türkiye ve PKK’nın kafalarındaki karşılıklarını sorgulamaları gerekir. Neticede 30 yıllık kirli ve kanlı bir olayın sonuna gelindiği şu ortamda bu tip sorunlu komplo teorileriyle halkın kafası karıştırılıyor. İşte bu akil insanların görevi de burada başlıyor. Tam olarak halkla nasıl buluşacaklar bilemiyorum ama bana kalırsa köy köy gezip insanların kafalarındaki en küçük sorulara dahi cevap vermeleri gerekir.
Bu sürecin adını şu sıralar çözüm süreci olarak niteliyoruz ancak Başbakan Erdoğan baştan beri Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi diyor. Bu anlamda düşünecek olursak milli birlik ve kardeşliğin sağlanmasını amaçlayan bu sürece çok özen gösterilmesi gerekiyor. Bu kardeşliği sağlamak için bu seçilen akil insanlar kadar böyle bir şeyle görevlendirilmeyen yani liste içinde olamayan pek çok insanın da katkı sağlaması gerekir. Hatta Markar Eseyan’ın bu anlamdaki bir twiti çok ilgimi çekmişti. Eseyan twitinde, “Bu sorunu bu 63 akil insanla birlikte 74 milyon akil insan çözecek” diyor. Çok anlamlı buldum. Gerçekten de akil insanlar falan diyoruz ama nihayetinde olayı yine milletin derin sağduyusu çözecek. Bu olay sadece ülkesel sonuçlar da doğurmayacak. Bölgesel hatta küresel etkileri olacak. O açıdan rahat bırakılmayacaktır. 74 milyon akil insanla bu sorunun çözülmesi dileğiyle diyerek bitirelim.