Geçtiğimiz Cuma akşamından bu yana hepimizin kalbi Elazığ ve Malatya’daki insanlarımız için çarpıyordu. Kurtarma ekiplerinin canhıraş çabaları arasında ‘imdat’ sesini duymak için çok çaba sarfettik ülke olarak.
Elazığ depremi bize yine o kenetlenme duygusunu bir kez daha yaşattı. Böyle durumlarda bizim milletimizin kahir ekseriyeti; sınıf, parti, servet, ideoloji farketmeksizin kenetlenip bir bütün oluyor. Özellikle Anadolu insanı bu konuda çok mahir.
Bizi biz yapan güzelliklerin bütünüdür işte bu. Sadece bize has olan, dünyanın hiçbir bölgesinde tezahür etmeyecek kadar nadidelikte olan bize has bağlarımız.
Atlattığımız bu felaketin bize verdiği derslerden birisi de bu bağlarımızı yeniden görüp gururlanma vesilesi oldu.
Elazığ’da meydana gelen 6.8’lik depremin ardından tüm Türkiye’den Elazığ’a ve çevre illere yardım yağdı. AFAD ve Kızılay anında devreye girdi ve arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Elazığ ve çevre illerde okullar ve camiler açıldı. 81 ilde yardım kampanyaları başladı. Belediyeler de ekipleriyle Elazığ için yardıma koştu.
Özet olarak devlet ve millet el ele vererek tek yürek oldu.
Devletimizin kurumları ilk andan itibaren çok koordineli ve profesyonel bir şekilde çalışmalarını yürüttü.
Depremin büyüklüğü gerçekten de şiddetliydi. Şu ana kadar toplamda 35 kişi hayatını kaybetti, 1607 kişi ise yaralandı.
Açık söylemek gerekirse bu kadar şiddetli bir depremin ortaya çıkaracağı bilanço normal şartlarda bundan daha ağır sonuçlar doğurabilirdi.
Tüm ülke Elazığ ve Malatya’ya kilitlenmiş elinden geleni yaparken, yukarıdaki bağlarımıza hücum eden, hatta vatan ve millet düşmanı olduğunu düşündüğüm bazı sosyal medya teröristleri de boş durmadı.
Kimileri provokasyona imza atarken, kimileri de depremzedeler için seferber olan Türk Kızılayı ve diğer yardım kuruluşlarına saldırdı. Provokatörlerin izini süren Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, söz konusu hesapları yöneten 26 kişi hakkında işlem başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu hesaplara ilişkin soruşturma başlattı.
İnanabiliyor musunuz, ‘Oh olsun, canıma deysin’ diyen bile vardı!
Depremden etkilenen bölgelerdeki oy oranlarını paylaşanları bile gördük.
Daha depremin ilk saatlerinde deprem vergisi konusundan dem vuranlar öyle paylaşımlar yaptı ki, sanki devletimiz acziyet içinde, bölgeye ulaşamamış gibi algı oluşturdular.
Mesela Fairy’nin reklam yüzü Berna Laçin, kah depremin büyüklüğünün yalan olduğuna taktı, kah devletin vergi ötelemesi yapmamak için depremin boyutunu küçük gösterdiğinden dem vurdu.
Buradan Fairy’e de sesleniyorum. Berna Laçin varsa millet yok yanınızda ona göre. Bu millet güçlüdür ona göre! Sözleşmenizi bitirmeyi düşünmüyor musunuz Berna Laçin’le?
Millet canı ile uğraşırken bir de bu sosyal medya teröristleri ile uğraştı ve milletçe üzüldük. Acil bir yasa çıkartılıp milletin kurumunu lekeleme çamur atma iftira atma suçlarına bir bedel ödetilmeli.
Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun konunun takipçisi olacağından eminim. Bu soytarılıkları onların yanına kâr kalmamalı.
Deprem tam da bütün dünya ile birlikte Türkiye’de ‘corona’ ismi takılan bir virüsü konuşurken vuku buldu. Deprem gelişmelerinin yanında bu salgını da yakından takip ettik. Fakat gördüm ki, Türkiye’de kendini ünlü zanneden bu zümre aslında Coronavirüs’ten daha tehlikeli.
Depremzedeler için 10 TL yardım çağrısına iftira ve hakaretler yağdıran vicdansızlar, vermeyeceğiniz paraya niye itiraz edersiniz!
Bizim halkımızın arasına girmeyin. Sizin 10 paralık bir değeriniz bile yok bizim gözümüzde!
Son olarak, bölgedeki yardım kuruluşlarımıza ve yetkililerine Allah güç kuvvet versin. Allah’tan umut kesilmez…
Depremin vurduğu Elazığ ve Malatya’da ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.