Ülkemizde okula gidenlerin tamamı sınav sisteminden geçmiştir. Hababam sınıfı filminde çıkarın kağıtları yazılı yoklama yapacağım repliği ve hafize ananın, kaldırın kitapları, kalem çıkarın, kâğıt çıkarın, sözlü yapacağım diyeli ile tam 45 yıl olmuş. Eskiden sözlü ve yazılı sınavında başarılı olan öğrenciler bir üst sınıfa geçebiliyordu.
Zaman içerisinde yazılı ve sözlü sınavlar yerini testlere yani akademik deyimle çoktan seçmeli sınavlara bıraktı. Hıza dayalı sistem için ideal bir sınav şekliydi. Cevaplar, sorunun altında şıklarda olduğu için soruların metinleri uzun olur, zaman kaybı burada farkı belirlerdi. Şansınız iyi ise (okumadan işaretleyerek) ortalama bir puan alabilirsiniz. Yazı yazmak ve okumak gibi zekâ gerektiren beceri gerektiren meziyetler bu yöntemle köreldi. Eskiden güzel yazıya puan veren hocalar vardı.
Bu yazım, eğitim sistemi ile ilgili değil. Çoktan seçmeli sınavlarımız ile ilgili. Cevaplar önümüzde olsa bile cevaplardan belki hepsi yanlış. Alternatif düşünmemizi köreltiyor cevap zannettiklerimiz. Genel olarak çoktan seçmeli sınavlardan sonra sorulardan bazılarının iptal edildiğini duymuşsunuzdur.
Günümüzde şehirler, insanlık tarihinde yenilikçilik, üreticilik ve problem çözmede en büyük dalgalanmanın motorlarıdır. Kendilerini platformlar olarak düşünen şehirler daha güçlenecek, daha iyi yetenekler çekecek ve aşağı şehirlerden daha zeki olacaklar.
Büyük veri analizi ile birleştirilmiş yeni geniş bant altyapısı, şehir yönetimini daha şeffaf hale getirmeye yardımcı olabilir ve ayrıca bireyleri ve şirketleri yenilikçi ürünler ve hizmetler geliştirmeye teşvik edebilir, en önemlisi ise, kamuoyunu vergi mükelleflerinden para kazandıran verimlilikler oluşturmak ve kamu sektöründe güven inşa etmek için yardımcı olur.
Hem sayısal hem de nüfus içinde şehirler büyüdükçe, dünyada her zamankinden daha ekonomik, politik ve teknolojik güçle yer alıyorlar. Ekonomik olarak, küresel olarak entegre, hizmet tabanlı bir toplumun merkezi haline geliyorlar. Politik olarak, onlar iktidarın düzenlenmesine yardımcılar ve daha büyük bir etkiye sahip, ama aynı zamanda daha büyük sorumlulukları oluyor.
Her ülkede ülkenin kalbi olan şehirler vardır. Tokyo, Paris, Londra, New York, Moskova… gibi ülkemizde seçimler bitti. Bir tek şehirde bitmedi. Belediye seçimleri için profesyonel düşünmek gerekiyor artık askeri veya akademik sistemdeki gibi alttan gelerek 10 yıl sonra veya 50 yıl sonra kimin nerede olacağı planlanmalı. Muhtarlık bu bakımdan çok önemli. Muhtarlık görevini yapabilen biri. Nüfus ve ekonomik olarak başarılı ise kasaba veya ilçeye oradan da şehirlere geçiş yapmalı. Osmanlı dönemi şehzadeler gibi.
Sonuç olarak;
Yerel yönetimlerde, bir belediye başkanının veya bir şehir yöneticisinin başarısını ne sağlar?
Bana göre başarı, toplumu bulduğunuzdan daha iyi durumda bırakmak demektir. Bu, biraz altı boş ve ölçülmesi zor gelebilir, ancak kamu görevlilerinin toplumu 5 boyutta değerlendirerek bu hedefi gerçekleştirme derecesine yönelik oldukça katı kanıta dayalı, sonuç odaklı bir değerlendirme uygulamak mümkündür: finans, sosyal sermaye, altyapı, paylaşılan refah ve bölgesel bir ağa katılım.
Bu yüzden, benim düşünceme göre, başarılı bir yerel yetkili için, daha güçlü bir finansal pozisyonda olan bir şehir veya ilçe yönetimini devredebilen kişidir. Sakinleri birbirlerine daha fazla güvenebiliyorsa, altyapısı daha iyi korunur ve kapasitesi arttırılırsa, üretilen gelir nüfus arasında eşit bir biçimde yayılmış olan ve bölgedeki diğer yerel yönetimlerle daha yakından bağlantılı ve iş birliği içinde olursa başarılıdır. Bu boyutların her biri daha derinlemesine incelenebilir, ancak her biri mevcut verilerden yararlanan araçlarla, yargı yetkisini veya ortak refahı ve sosyal bağların gücünü ölçen anketleri karşılaştıran çalışmalarla karşılaştırırsanız, oldukça karmaşık ölçüm ve analizlere uygundur.