Liseye girişte yeni sistem nihayet açıklandı. TEOG’un yerine gelen sistemde bütün ortaokul öğrencilerinin sınav stresi yaşaması engellenirken sadece nitelikli diye sınıflanan, yüzde onluk bir sıralamada yer alan okullar için merkezi sınav öngörülüyor. Yeni sistem LGS’den TEOG’a kadar sınav silsilesi içerisinde en adili gibi görünüyor fakat bazı temel eksiklikleri var.
Yeni sistemde temel olarak sınav stresi yaşamak istemeyen, Fen lisesi, Sosyal bilimler lisesi, ülkemizin en gözde okullarında okumak gibi bir hedefi olmayan orta halli bir öğrenci doğrudan evine en yakın lisede okumaya başlayacak. Milli eğitimden yapılan açıklamaya göre sınava girmeyen öğrenci evine yakın beş tane okulu tercih edecek, okulların kontenjanı ve öğrencinin ortaokul başarı puanına göre öğrenci bir okula yerleştirilecek. Yeni sistemin karanlıkta kalan öğrenci ve velilerin aklında soru işareti oluşturan birkaç detayı var.
Öncelikle evine en yakın okul meselesi yıllardır kafa karıştıran haksızlığa neden olan bir olaydır. TEOG vb. sınavlarda bütün saçmalıklara rağmen en azından öğrenci aldığı puana göre istediği okulu tercih ediyor, ikametgâhıyla sınırlandırılmıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı en iyi okul, en yakın okul gibi afili sloganlar geliştiriyor ama bu sloganların bir geçerliliği yok. Öyle İstanbul’daki okulla Hakkâri’deki okulun eğitim kalitesi bir mi edebiyatı yapmayacağım. Şehrimizden örnek vereceğim. Şimdi Tatlıcak ya da Saraçoğlu mahallesinde bulunan bir okulla Meram veya Selçuklu ’da yer alan bir okulun eğitim kalitesi bir olabilir mi? Elinizi vicdanınıza koyun cevap verin…
Sınav Haziran ayında yapılacakmış. Umarım üniversiteye giriş sınav sisteminde kamuoyundan gelen talepler doğrultusunda yapılan düzenlemeler liseye giriş sınavında da yapılır. Eğer sistem bu haliyle kalırsa öğrencilerin oturdukları mahalle kaderlerini belirler. İbni Haldun’un deyimiyle öğrencilerin bulundukları coğrafya kaderleri olmasın. Eğer coğrafya öğrencilerin kaderi olursa millet farklı yollara sapıp sistemi kendi işine gelecek şekle dönüştürebilir(!)
Şöyle ki; bizim liseye başladığımız dönemde de benzer bir sistem vardı. İkametgâhımıza göre en yakın okullara gitmiştik. Fakat bazı arkadaşlarımız tanıdık muhtarlardan adres değişikliği yaparak, okul müdürlerini kafakola alarak, hatta milli eğitimden yetkililer bularak daha kaliteli okullara gitmişlerdi. Kimse kızmasın kâğıt üzerinde her şey yasal, kitabına uygundu. Öte yandan İsmet Özel, kâğıdın olduğu yerde üçkâğıt vardır der. İnsanlar sırf çocukları daha iyi okullarda okusun diye benzer yollara şimdi de başvurabilirler. Ki bence haklarıdır, sistem açmaza, haksızlığa yol açıyorsa arkasından dolaşmak mubahtır. Yani milli eğitim bu haksızlığın önüne geçmezse gelecek eğitim yılında kâğıt üzerinde dedesinin, amcasının, dayısının, teyzesinin, halasının yanında okuyan çok öğrenci olur.
Şimdi kardeşim eleştirip duruyorsun peki bir çözüm öneri var mı diyebilirsiniz. Evet, herkesin aklına gelen basit bir çözüm önerim var. Her okula kapasitesinin yüzde 25-30’u kadar adres dışı öğrenci kontenjanı koyarsanız adalet sağlanır. Bu kontenjanda öğrencilerin başarı puanı, eski deyimle diploma notuna göre yapılacak bir sıralamayla oluşturulur. Merkezi sınava girmeyen öğrenci beş tercihinin en altına mahallesindeki okulu yazar, ilk dört tercihe ise bulunduğu şehrin en iyi okullarını. En azında ortaokuldaki başarısı nispetinde bir liseye gitmiş olur.
Sistemle ilgili kafaya takılan diğer bir soru ise beş tercihin neye göre yapılacağı meselesi. Örneğin öğrenci Anadolu lisesine gitmek istiyor ama bulunduğu adresine uygun sadece bir tane Anadolu Lisesi var, diğer liseler imam-hatip ya da farklı meslek liseleri olabilir. Bu durum imam-hatip veya meslek liseleri içinde geçerli. Eğer bir çeşitlilik sağlanmaz, adres dayatması olursa öğrenci istemediği bir alanda okumak zorunda kalabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazirana kadar vakti var. Umarım kamuoyunun talepleri doğrultusunda gereken düzenlemeler yapılır. Aksi halde haksızlığa uğrayacak bütün öğrencilerin vebali bakanlık yetkililerinin olacaktır. Ondan sonra niye veliler adres kurnazlığı yapıyor diye sormasınlar, testi kırılmadan önlemini alsınlar…