Meşakkat ve gayenin olmadığı bir sürecin kendi içindeki manasının yetersizliğinin getirdiği olumsuzluklar, vizyoner bir bakış açısıyla olumsuzlukların bir müddet sonra kendi içindeki dönüşümüyle anlam bulur. Hedefsiz bir gayenin peşinde olmaktan ziyade ve hedefin gayreti inşa ettiği bir sürecin, bilgiden ve tarihin geleneksel bağlamından beslenmesi temelinin sağlam olmasını sağlayacaktır.
Tarih, beyinde yer alan fakat doğada karşılığı olmayan bir sayı doğrusunda daima ilerleme halinde. Bu ilerleme hali sadece sayıların varlığı ile kuru, basit ve pozitif yönlü olması dünün dünde kalmasıyla ilişkilendirilip çokta kayda değer olmama gibi bir durumu ortaya koymaktadır. Tarih de sayı doğrusundaki sayılara bir anlam yükleme işi de bireyin kişisel gelişimiyle, biyolojik faktörlerden arınıp bir hedef ve gayretle anlamlı olmakta, hedefsiz bir gayenin yaşamak ve yaşlanmak ifadesinden çok fazla bir anlam barındırmaması acınası olsa gerek. Fakat tarihin getirdiği sorumlulukların farkındalığı ile yüklendiği anlam ile sayıların değeri sadece sayısal bir rasyonalite olarak kalacaktır.
Tarihin derinliklerinde yürürken, bugün vatan topraklarının her bir adımında göreceğiniz tarihi eserler, yüzyıllık bir geçmişin bekçileridir. Selçuklulardan, Osmanlı ya kadar bütün bir coğrafya da tarihi eserlere şahit olursunuz. Ve bir yandan halk edebiyatının şiirleri, yanı başında Yunus Emre’nin sözlerine şahitlik edersiniz. Ve tarihin içinde yaşadığımız coğrafya da daha fazlasına şahit olmuşunuzdur.
Vizyoner bir bakış açısıyla, yıllara ve bir sürece bir anlam yüklemek ve bu bakış açısıyla sosyolojik anlamda gayeye olan yolculuğunda, bir odak noktasının bağlamından uzaklaşmadan hedefe yürümek netice de bir navigasyona da çok fazla ihtiyaç duymayacaktır. Çünkü tarih, geçmiş ve gelecek arasında kurduğu köprünün rehberliğinde yol gösterecektir.
Tarihin derinliklerinde odak noktasını bulmak ve bu noktanın etrafında yer alan bütün eserler, felsefi tabirler, edebiyatından sanatına kadar bu kültürün odak noktasında kendi geleneksel çerçevesinden uzaklaşmadan kendi felsefesini oluşturmuştur. Bu sürekliliğin devamı hususunda daha çok çalışmalı, araştırmalı ve geleceğe vizyoner bir bakış açısıyla özgüvenin devamlılığı ile tarihte yürümek, milletlerin millet olma bilinciyle büyümüştür daima.
Sonuçta konuyu şöyle bir özetleyecek olursak; aslında tarih, sayıların sayı doğrusundaki varlığı ile yürümekte, dünyanın üç yüz altmış beş günlük dönüşüyle takvim yapraklarında ilerlemektedir. Bir hedef, bir vizyoner bakış açısı yüzyıllara değer yükleyecektir.
Vizyoner bir bakış açısıyla ve büyük düşünerek, kuşbakışı bir açıyla yol almak mecburiyetindeyiz. İlerleme ve hedef tahtasına koyduğumuz bir politikayla bugün mazlum dünyanın dönüp baktığı umut bağladığı bir coğrafyanın yüzyıllık kahramanı biziz. Basit ve sığ düşüncelerin sistematiğinden kurtulup, sağlam adımlarla yürüdüğümüz iki bin yıllık bir çınarın Orta Asya’dan vatanımız olan bu coğrafyanın yüzyıllık hayaline yürüdüğümüz tarihin sayfaları arasında ümitsizliğe düşmeden, Üstat Necip Fazıl Kısakürek in ifadeleriyle;
- Kim var dediklerinde;
Ben varım diyebilecek, bir donanımla, anlayışla, sağlam adımlarla geleceğe yürümektir bütün gaye. Ve tarihte eser bırakmaya, çalışmaya devam etmeliyiz.
Kalın sağlıcakla.