'Çocukluğumuz Kaybolmasın'

İsmail Poçan

Çocukluğumuzun oyunları birer birer unutuluyor…

Artık sokaklarda oynayan çocukları görmek pek mümkün değil.. bazen top oynayan birkaç çocuk..

Çocuklar artık bilgisayar başında ya da hepsinin elinde bir tablet.. Hangisi hangisini avuçlarının içine almış belli değil..

Köyde yaşayan küçük yaştaki çocukların bile hemen hepsinde tabletler var. Hatta çocuklar arasında ikiliğe bile yol açıyor. Bende var da onda yok diye!

Çelik-çomak, beş taş, körebe, dokuztaş, uzuneşek, bilye-boncuk, saklambaç, mendil kapmaca ve benzeri oyunların verdiği zevki verebilecek bir bilgisayar oyunu yok…

Bugün bu oyunları oynayan çocuk görmek pek mümkün değil. Çocukluğumuzun geleneksel oyunları artık özlem haline geldi.

Biz bu oyunları oynarken mutlu olurduk… Annelerin defalarca çağırmasına rağmen o oyunu arkadaşlarımı bırakıp gidemediğimiz günlerin özlemi hepimizin içindedir..

Oysaki şimdiki oyunlar artık daha bireysel, çocukları iç dünyasına kapatıyor..

Bu birazda bizden kaynaklanıyor… Onlara çocukluğumuzdaki oyunları öğretmemiz, o heyecanı onlara anlatmamız gerekiyor..

Bilgisayarda, tabletinde, telefonda oyun oynayan veya televizyondan gözlerini ayırmayan çocukları “Nasıl kurtarırım?” düşüncesi birilerinde var elbet..

Bu konuya duyarsız kalmayan Osman Bozdemir Ağabeyimiz 'Çocukluğumuzun Oyunları Kaybolmasın' isminde bir kitap hazırlamış. Eski oyunları internetten Google’a sormadan öğrenmek isteyenler için şiddetle tavsiyemdir bu kitap. Bozdemir, kitabı unutulmaya yüz tutmuş geleneksel çocuk oyunlarını tekrar gün yüzüne çıkarmış. Çocukları sanallıktan kurtarmak ve paylaşmanın hazzını çocuklara yaşatmak için iyi bir fırsat olabilir diye düşünüyorum.

Gelecek nesillere oyunları nasıl ‘anlatabiliriz’in, onları ekran bağımlılıklarından ve sana yaşamlarından kurtarabilmenin derdi gelecek kaygısında bizi bekleyen en önemli sorunlardan biri aslında...

Bu konuda bize düşen de çocukluğumuzun oyunlarını çocuklarımıza öğretmeliyiz. Bu oyunları yaşatmalıyız…

Çocukluğumuzun oyunlarını çocuklarımıza kitapla öğretmek te ironi gibi görünebilir ama geleceğimizin daha sağlıklı daha mutlu daha üretken daha huzurlu olması için bir yerden başlamamız gerekiyor. Bu kitapta iyi bir başlangıç olabilir.

Sadece kendim adına değil, daha doğmamış çocuklarım adına da teşekkür ederim Osman Ağabey’e…