Bir kurum ya da kuruluşla ilgili yazı yazmayı hiç sevmem, özellikle bu kurum ya da kuruluş, özel ya da devlet olsun fark etmez hastaneyse daha fazla hassas olurum.
Zira hastaneler yıpratılmamalıdır, hastaneler, hekimler toplumda her zaman en üst düzeyde kamu yararına çalışan kurumlardır.
Fakat bir yanlış varsa bunu da mutlaka yazmamız gerekiyor, eğer yazmazsak da ne yazık ki o kurum ya da kuruluş tedbir almıyor ve bu yanlışlar devam ediyor.
Onun içinde yazmamız gerekiyor, iftira atmadan, hakaret etmeden ve kişilik haklarına saldırmadan yanlışı deşifre etmemiz gerekiyor. Gazetecilik mesleği de bize bunu mecbur kılıyor, kimseyi, hiçbir kurumu yıpratmayalım ama insanlarımızın haklarını da aramalarının aracısı olalım, kimsesizlerin kimsesi olalım, yanlışlara dur diyelim.
Yer Konya'da özel bir hastane. Doktor da aynı doktor, ismini yazmayacağım, sadece isminin baş harfini yazacağım, doktor G. Hanım. Ne yazık ki bir yılda aynı konu ile ilgili kendisinden ciddi anlamda şikâyet aldığımızı belirtmek istiyorum.
Yazacağım olay da böyle bir olay.
İki farklı aile, Korkmaz ailesi ve Mutluoğlu ailesi. Konya’mızın iki saygın ailesi…
Bu iki farklı aileye mensup iki bayan kardeşimiz, o hastanede birkaç yıl içinde aynı bayan doktorun, G. Hanımefendinin yanlış metodu, müdahalesi yüzünden ne yazık ki artık doğum yapamayacaklar.
Anlatılanları duyduğunuzda, canınız sıkılıyor, yapılan yanlış müdahaleyi kabul edemiyorsunuz. Tabi aileler Konya’nın da tanınmış aileleri, onun için medyayı olaydan haberdar etmiyorlar. Zira bir rezalet olmasını istemiyorlar.
H. Mutluoğlu, “BİMER ile Sağlık Bakanlığının gerekli birimlerine şikâyet ettim” diyor. Ama bilenler bilir bu şikâyetlerden ciddi bir şey çıkmıyor.
Korkmaz ailesine mensup hanımefendi bu bayanın yanlış müdahalesi yüzünden çocuğunu kaybetmiş neredeyse kendi hayatını da kaybediyormuş. Bununla birlikte hanımefendi de artık doğum yapamayacak.
Mutluoğlu ailesine mensup hanımefendi ise suni ağrı verildikten sonra bayan doktorun yanlış müdahalesi sonucu nerede ise kaybediliyormuş. O anda Prof. Dr. Ali Acar Hocanın orada olması ve hastaya müdahalesi ile Allah’a Şükür Hanımefendi kurtarılıyor.
Ama artık o hanımefendi de doğum yapamayacak.
Ve aymaz Bayan G. bu olaylar yaşandıktan sonra gayet pişkin, “bana niye kızıyorsunuz, bana kızmaya hakkınız yok, böyle vakıalarda 10 hastadan 8’ini kaybediyoruz. Size 2 tane çocuk verdim ben, o zaman iyiydi, şimdi mi kötü oldum” gibi saçma sapan ifadeler kullanıyor.
Çocuğu Allah’ın verdiğini unutmuş, kendisini çocuk verici zannediyor, aileyi biraz daha üzüyor.
Çok açık yazıyorum, bu iki konuda tam anlamıyla hekimlik ruhsatını bile elinden alınmasına neden olacak ağır bir malpraktisdir. Tamam, özel hayatın problemli olabilir ancak kendi sıkıntılarını başkalarına neden mal ediyorsun?
O Hastane kanamalı hamilelere müdahale edebilecek bir acil servis ya da ameliyat hane donanımına sahip değildir. Sadece para için problemli gebelikleri kabul edip, sonra başa çıkamayıp, çocukların ve annelerinin ölümlerini izlemek hastaneciliğe de, hekimliğe de ihanettir.
Gelen Allah’tan gelir, biz buna iman ediyoruz ama sizin sorumluluğunuzu ne yapalım, Bayan G’nin yanlış ve iş bilmez tavrını ne yapalım? Bu cezasız kalabilir mi?
Ben bu hastanenin yöneticilerini, özellikle Dr. Eyüp Bey’i çok iyi bir dost olarak görürüm ama ne yapayım, doğruları da yazmak zorundayım.
Böyle bir yanlış sadece, “faturanın yarısını almıyoruz, özür dileriz” demekle geçiştirilebilecek bir sorun mudur?
Dr. Bayan G hakkında kesinlikle Sağlık İl Müdürlüğümüz mü bu işe bakıyor, yoksa Kamu Hastaneleri Birliği mi bu işe bakıyor bilemiyorum, derhal suç duyurusunda bulunmalı ve dava açmalıdır.
Prof. Dr. Ali Acar hoca özellikle Mutluoğlu Ailesinin yaşadıklarına kendisi şahit olmuş, aslında iyi ki şahit olmuş, eğer Ali Hoca devreye girmeseymiş Bayan G’nin, “Ne olacak canım, 10 hastadan 8’ini kaybediyoruz” kontenjanından bu annelerimizi kaybedecekmişiz. Şükür ki Prof. Dr. Ali Acar Hoca devreye girmiş, hemen müdahale etmiş, Meram Tıp fakültesi Hastanesine hastayı naklettirmiş, acil ameliyata almış ve saatler süren ameliyattan sonra şükür hastayı kaybetmemişiz.
Söz konusu hastaneden behemehâl o bayan doktorla ilgili suç duyurusu yapmasını ve o bayan doktorun hasta bakmasını engelleyecek tedbirler almasını bekliyoruz.
Korkmaz ailesinin ve Mutluoğlu ailesinin başına gelen başka hastanın başına gelmesin.
İki bayan artık doğum yapamayacak, iki bayan artık kendilerini eşlerine karşı biraz mahcup hissedecekler, iki bayan ölümden döndü, iki anne aynı doktor tarafından bilinçsiz müdahale yüzünden katlediliyordu.
Ve bunlar bizim bildiklerimiz, bakalım bilmediğimiz kaç anne var böyle yanlış müdahale ile kaybedilen, ya da bir daha doğum yapamayacak hale gelen…
Bu sıradan bir şey olabilir mi?