Farah, ailesinin tek bir çocuğuydu. Tek çocuğu olduğu için babası ona gözü kulağı gibi bakardı ve onu çok severdi. Farah da babasını çok seven ve uslu bir çocuktu. Farah, 9. sınıfta okuyordu. Babası onu çok başarılı olarak görmeyi istiyordu ve bir gün babası, çocuğuna, “10. sınıfta okul birincisi olursan sana Honda modeli bir motosiklet alacağım” diye vaatte bulundu.
Farah, motosiklete çok düşkündü. Hele Honda modeli olan biri mahallede çok zengin sayılırdı. Farah, bu motosikleti alabilmek için her cefa ve zorlukları aşacağına razı oldu. Çünkü arada sırada amcasından motosikleti alıp kullanması Farah’ın motosiklet hevesi giderek artmıştı. Bu yüzden Farah, babasından aldığı sözünü yere getirmek için gece gündüz çalışmaya başlar ve başarılı olmak için zeki ve uslu çocuklarla arkadaşlık kurar ki; başarılı olmak için ilk şart çevrenin müsait olması ve iyi niyetli dostların olması gerekmektedir.
Farah hiç ihmal etmeden hedefe doğru yürümek için ciddi bir çalışma başlattı. Sınav günleri yaklaşınca gece geç saatlerine kadar çalışırdı. Sınavlar başladı. Farah’ın titizlikle yaptığı çalışma sınavını kolaylaştırdı. Ve sınavda her sorunun cevabı doğru yapan Farah ilk günden o motosiklet alacağına çok emin olmuştu. Sınavlar açıklanmış ve Farah okul birincisi olmuştu. Her tarafta Farah’ın ismi duyuluyordu. Fakat Farah’ın gözü o motosikletten başka hiçbir şeyde değildi. Ertesi gün sabah Farah, elinde bir gazete ile eve gelir ve kendisinin okul birincisi olduğundan babasına haberdar eder. Fakat babasından beklendiği tepkiyi göremez.
Aradan birkaç gün geçer. Farah yine motosiklet konusunu açar. Babası bugün, yarın diye Farah’a söz eder. Ama onun aklında motosiklet dışında hiçbir şey yoktur. Farah’ın babası bir hafta önce çalıştığı yerden çıkarıldığından dolayı çok üzgündü. Bunu ne karısına ne de çocuğuna açıklayabiliyordu. Çocuğun motosiklet ısrarı artınca durumu karısına anlatmaya mecbur kaldı. Durumu öğrenen karısı da çok üzüldü ve artık Farah’a annesi durumu anlatmaya çalıştı. Lakin Farah hiç kimseden bir açıklama istemiyordu. Üstelik Farah’ın arkadaşlarının, “Hani motosikletin nerede?” demesi Farah’ı daha çok üzüyordu. Farah babası tarafından kandırıldığını sanıyordu.
Bu duruma dayanamayan ve hayal kırıklığına uğrayan Farah artık kendini değiştirmeye karar verdi. Farah, kötü alışkanlıklara doğru yürümeye başladı. İlk önce arkadaşlık çevresini değiştirdi avare dostlarla dolaşmaya onlarla vakit geçirmeye başlayan Farah artık eve de geç gelmeye başladı. Bir çocuk eve geç gelmeye başladıysa vay o annenin babanın haline artık! Gittikçe Farah’ın durumu daha da kötüleşmeye başladı, bunu fark eden baba dayanamadı ve onu doktora götürdü. Doktor önce Farahla konuştu ve onu bu hale getirenin nedenlerini öğrendikten sonra doktor Farah’a bazı ilaçları verdi ve aynı zamanda anne babasının kıymetini anlattı. Sonra sıra geldi anne-babaya, doktor bir çağırdı bir bağırdı ve bugün çocuğunuzu bu hale getiren de sizsiniz dedi. Çünkü çocuğunuzun arzuları maddi sıkıntılardan dolayı tamamlayamadığınız takdirde mutlaka çocuklarnızla paylaşmanız gerekiyor.
Anne-baba artık yaptığı hatalarını öğrenmiş oldular. Farah da ebeveyninden özür dileyip eski gibi bir çocuk olmaka karar verdi. İşte çocuklarınızı sadece çocuk olarak görmeyin. Çocuklarınız da ailenizin bir ferdidir. Ve aile sonrunları çocuklarınızla paylaşmaktan korkmayın yoksa Allah korusun çocuklarınız Farah gibi hallere düşebilirler. ( Urdu Dilinden Çeviri)