Türkiye son iki haftada, iki önemli partinin olağanüstü kongresine tanıklık etti. İktidardaki AK Parti yeni Genel Başkanını seçmek için ilk olağanüstü kongresini yaptı. Genel Başkan ve aynı zamanda da Başbakan olacak ismi resmen seçti…
İki önemli parti dedim yazının girişinde. Birinci önemli parti AK Parti. Peki AK Parti neden önemli? AK Parti’nin önemi girdiği 8 seçimden de galip ayrılmasının yanı sıra, oy oranını da her seçimde arttırmış olmasıdır. Daha da önemlisi, öyle görünüyor ki, kısa vadede 2015 ve 2019; orta vadede 2023 ve 2053, uzun vadede 2071 ve sonrası için de en büyük ve en güçlü iktidar adayı olduğunu dosta düşmana göstermiş olmasıdır…
İkinci kongre Ana Muhalefet Partisi CHP’nin 18’inci olağanüstü Kongresiydi. CHP her seçim hezimetinden sonra olağanüstü kongre yapar. 30 Mart ve 10 Ağustos mağlubiyetini birleştirerek, geleneği bozmadan “geleneksel olağanüstü” kongresini yaptı. Kongreler konusunda Türkiye’de kendisinden daha kıdemli ve tecrübeli bir parti bulunmamasına rağmen CHP kongresi tam bir düzensizlik ve başı boşluk havasında yapıldı. Parti kongresi yapmayı beceremeyenlerin, Türkiye’yi nasıl yöneteceği ise ayrı bir tartışma konusu.
İkinci önemli Parti CHP’dir. CHP’nin önemi şuanda bir şey yaptığından ve geleceğe dair halka bir umut verdiğinden değil, tarihten gelen misyonundan kaynaklanıyor. Temsil ettiği jakoben, ayrıcalıklı azınlık, medya ve sermaye gruplarından gördüğü destek dışında halk nazarında muhalefet rolü dışında bir misyonu olmayan parti. Böyle yönetilmeye devam ederse, Öcalan’ın İmralı’nın dört duvarı arasından ve Kandil Dağı’nın başından idare edilen HDP’ye Ana Muhalefet bayrağını da teslim etmeye yakın bir noktada duruyor.
AK Parti ve CHP’nin kongrelerindeki manzara ve gündemi değerlendirdiğinizde aradaki devasa farkı görüyorsunuz. İktidar partisinin kongresinde 2023, 2053, 2071 yılları için vizyon, proje ve planlar konuşulurken; ana muhalefetin kongresinde partiyi “Viskicler mi, rakıcılar mı yönetecek” tartışması vardı. Kongrelerdeki atmosfer, düzen ve işleyişe bakıp, CHP kongresi ile karşılaştırdığınızda AK Parti’nin ülkeyi yönetmeyi neden hak ettiğini, halkın bu partiye neden oy verdiğini daha iyi anlıyorsunuz.
Seçimlerdeki başarısızlığın sebeplerini masaya yatıran ana muhalefetin Genel Başkanı, bunun sorumluğunu rakı sofrasında konuşan milletvekillerine atınca ortalık birbirine girdi. İktidar partisi, “Çözüm sürecini” konuşurken; ana muhalefet “partide rakıcıların bitirilmesi sürecini” tartışıyordu. Kılıçdaroğlu, “Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil” çıkışıyla yangına körükle giderken; rakibi Muharrem İnce’nin ciddi bir uyarısıyla karşılaştı; “rakı sofrasındaki adamla işim olmaz derse, CHP’de adam kalmaz.” CHP’nin, 1970’den beri rakı sofralarında hükümet kurup yıkma, kabine kurup değiştirme, askeri darbe ve muhtıralara çanak tutma ve alkışlama dışında bir şey yaptığı yok ama, Genel Başkan’ın “rakıcıları temizleme” vaadi ilginç bir çelişki oldu.
İnce’nin, “Bence arkadaşlarımıza haksızlık etti. Erdoğan'ın ağzına da malzeme verdi. Partinin önemli bir kesimine çok ters bir şey söyledi. Erdoğan'ın Atatürk’e, İsmet İnönü’ye ‘iki ayyaş’ demesinin alt yapısı oluştu bir anlamda burada. Kendisiyle de rakı sofralarında oturduk onu da söyleyeyim” sitemi bir çuval inciri kurtarmaya yetmeyecekti. İnce, açıkça Kılıçdaroğlu’na diyor ki, “Tencere dibin kara, senin ki benden kara…” Tartışma tam bitti derken, “dağların çocuğu” CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, “rakı masaları iyidir. Bu akşam kurultaya içeceğim” tiwiti tartışmanın mezesi oldu.
Normal hayata dönünce iktidarın imkansızlığını gören CHP’lilerin rakı veya viski sofralarında iktidar hayali kurmasını çok görmemek lazım. Biri halkın sofrasına oturup iktidar oluyor, diğer rakı sofrasına oturup hükümet hayali kuruyor. Bırakın böyle devam etsin. Nasılsa herkes halinden memnun.
Benim merak ettiğim 2015 milletvekilliği seçiminde, kongrede seçimi kazanan “Viskicilerin”, “Rakıcı adayları” listeye koyup koymayacakları. Rakıda rakipsiz Tunceli Milletvekilleri Hüseyin Aygün ve Kamer Genç’in koltuğuna Tunceli’de “Viskici aday” bulmak çok da kolay olmayacaktır. 2015 seçiminde aradan sıyrılıp meclise giren “rakıcı milletvekilleri” olursa, parti içi muhalefet ve karşı grubun adları da şimdiden belli oldu; “Rakıcılar” ve “Viskiciler”…
Bir tarafta Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapmayı, dünyanın süper gücü yapmayı, kişi başı milli geliri Avrupa standardına getirmeyi, ülke için barış, kardeşlik ve huzuru Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde yeniden inşa etmeyi, Osmanlı gibi 3 kıtada cirit atmayı vaat eden bir AK Parti; diğer tarafta, “Bundan sonra muhaliflere karşı acımasız olacağım”, “Bana rakı sofrasında koşan adam lazım değil”, “rakıcıları bu partiden temizleyeceğim” diyen bir CHP…
2015 seçim tartışmalarının kodları şimdiden belli oldu; “Ulusalcılar” out, “Rakıcılar” in. “Statükocular” out, “Viskiciler” in…Yeni gruplar CHP’ye ve meclise hayırlı uğurlu olsun…
Temmuz 2015’de yapılacak olan CHP 19’uncu Olağanüstü Kongresinde görüşmek üzere (!)…