Konu Cemil Meriç olunca süslü ve derin ifadelerle kolay anlatılabilecek bir mütefekkirden bahsediyorsunuz demektir ama kolay anlayamazsınız…
Kolay anlatırsınız, zira kendisini zaten kendi anlatır, büyük bir düşünür, bir mütefekkir…
Kolay anlayamazsınız, zira anlamanın yolu tefekkürden geçmektedir.
Cemil Meriç 1916 yılında Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde doğmuş. Hatay Lisesi'ni bitirmiş.
Jurnallerinde okumuştum, Fransızcayı iyi bilmesi de aslında Hataylı olması ile ilgiliymiş. Zira o yıllarda Hatay Fransa’nın işgalinde ve eğitimde Fransızca veriliyor…
Tabi daha sonraki yıllarda Hatay Türkiye’ye katılıyor, oda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne giriyor ama ne yazık ki öğrenimini tamamlayamadan Hatay'a tekrar dönüyor.
Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme Kaleminde reis muavinliği yapıyor…
Sıkıntılı bir süreç yaşıyor bu dönemde, mahkemede yargılanıyor. Ve sonra tekrar İstanbul’a geliyor. Burada Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitiriyor.
Daha sonra ise Elâzığ Lisesinde Fransızca öğretmenliği yapmış ve İstanbul Üniversitesi yabancı diller okulunda okutman olarak çalışmış.
1955'te çok kitap okuduğu için gözleri görmez oluyor ama o yine okumaktan ve yazmaktan vazgeçmiyor…
Fransız edebiyatını çok iyi biliyor ve elbette Türkiye’nin çok önemli evrelerinde önemli bir mütefekkir olarak müthiş eserler kazandırıyor kültür dünyamıza…
Hind Edebiyatı (1964), Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967), Bir Dünyanın Eşiğinde (1976), Işık Doğudan Gelir (1984), Kültürden İrfana (1985), Mağaradakiler (1978), Bu Ülke (1974), Umrandan Uygarlığa (1974), Jurnal I (1992), Jurnal II (1994), Kırk Ambar (1980), Bir Facianın Hikâyesi (1981), Sosyoloji Notları ve Konferanslar (1993)
Onun yazmış olduğu eserleridir…
Balzac’ın, Altın Gözlü Kız, Otuzundaki Kadın, On üçlerin Romanı, Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti, adlı eserleri ile Victor Hugo’nun “Hernani” isimli eseri başta olmak üzere çok sayıda eseri çevirisini yaparak kültür dünyamıza kazandırıyor.
Ben Cemil Meriç’i lise 2’ye giderken tanıdım. O yıllarda Malatya’da üniversitede okuyan bir ağabeyimiz vardı… Benim ateşli Refah Partisi savunuculuğum karşısında bana birkaç eser tavsiye etmişti. Bunlardan bir tanesi de Cemil Meriç’in Jurnaller isimli kitabıydı…
Tabi bana tavsiye edilen kitaplar arasında yine gözleri görmeyen Amerikalı bir entelektüel Eric Hoffer’ın Kesin İnançlılar isimli eseri de vardır…
Okudum ve hayatım değişti…
Kesinlikle abartmıyorum…
Ve o günden bu güne hiçbir zaman bir partinin kesin inançlı savunucusu olmadım, bir akımın, bir tarikatın, bir vakfın, bir derneğin, bir cemaatin kesin inançlı bir üyesi hiçbir zaman olmadım…
Hep beynim, aklım bende kaldı, kimseye vermedim…
Şükür, Müslüman olmak ile bir cemaate mensup olmanın, Türkiye’yi değiştirmek ile bir partiye kesin inançlı bir şekilde bağlanmanın farkını hep bildim…
Ben Cemil Meriç’ten özgür düşünmeyi, karakterli düşünmeyi öğrendim…
Bu özgürlüğü bir de Edvar Said’e gördüm…
Her ortamda, her şartta özgür düşünebilen, özgür bir şekilde düşüncesini ifade eden ve ama hakkın ve adaletin yanında taraf olmaktan kaçınmayan engin bir düşünme gücü…
Bunun için diyorum ki Cemil Meriç kesinlikle liselerde okutulmalıdır, bunun için diyorum ki kesinlikle gençlerimize Cemil Meriç’in engin ufku anlatılmalıdır.
Cemil Meriç insanlık için, Türkiye için neyin önemli olduğunu çok iyi biliyordu;
“En değerli şeyimiz ruhumuzdur, Türkiye ruhunu kaybetti. Toprak mı? En değersiz şeyimizdir belki de. Belki de en değersiz şeyimizi kaybedince her şeyi kaybettiğimizi anladık; Ruhumuzu..."
Deyişi boşuna değildir…
Nasıl düşünmemiz gerektiğini sözcükleri ile ifade ediyordu:
“Entelektüel, dünyayı her gün yeni baştan kurabileceğine inanan adamdır, Descartes'dan beri aklın ve idrakin cihanşümul olduğunu anlamıştır"
Bana, “Türkiye Cumhuriyetinin 10 tane değerini say” deseniz kesinlikle Cemil Meriç’i bu en değerli on başlığın arasına kordum…
Arkasında da Kemal Tahir, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl, Said Nursi, Mahmut Sami Ramazanoğlu, İsmet Özel, Yahya Kemal derdim…
Türkiye neden bugün insanlık için bir medeniyet seçeneğidir biliyor musunuz?
Bu ismini saydığım ve sayamadığım yüzlerce mütefekkir ve topluma yol gösterebilen önderleri her şeye rağmen yetiştirebildiği için…
Cemil Meriç 13 Haziran 1987, İstanbul’da vefat etti…
Ve bizler bu büyük mütefekkir, sosyolog ve edebiyat üstadını saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz…
Anlayabilmeyi diliyorum…