‘Çemberimde Gül Oya’

Gülşen Yılmaz
Dün Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilgi Şöleni kapsamında yapılan iğne oyası etkinliğine katıldım.
 
Haber yapmak üzere orada bulunduğum ve biraz da erken gittiğim için epey bir gözlem yapma fırsatı yakaladım.
 
Öncelikle etkinliklerin düzenlendiği İRFA yani İrfan Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezi’nden bahsetmek istiyorum. Burası ciddi anlamda tarihle bezenmiş bir külliye olmuş. Geniş ve ferah yapısı sayesinde kendinizi tarihte gezinir gibi hissediyorsunuz.
 
Orta Asya’dan Anadolu’ya temalı sergi tam da doğru yerde açılmış diye düşündüm.
 
Etkinlik başlamadan önce içeriyi gezerken KOMEK ve ASEM kursiyerlerinin yaptığı eserler beni hayran bıraktı.
 
Bu kurslar gerçekten başlangıçtan bu güne epey bir mesafe kat etmiş durumda. Çünkü gördüğüm kadarıyla ortaya çıkan eserler profesyonelce yapılmış.
 
İğne oyası etkinliği külliye içerisindeki Konyanüma’nın yanında düzenleniyordu. Size biraz da Konyanüma’yı anlatmak istiyorum ki gitmeyenler merak edip ziyaret etsin diye.
 
Konyanüma, içerisinde 13. yüzyıl Konya’sını yansıtan eserler barındırıyor. Burası bir panoramik müze olarak tasarlanmış. Yani daha bilinen bir tabirle 13. yüzyıldaki Konya minyatürlerle canlandırılmış. Yani yerli ve yabancı ziyaretçiler buraya geldiklerinde asırlar öncesinde Konya’da nasıl bir ambiyans varmış onu görebilecekler.
 
Gelelim iğne oyası etkinliğine…
 
Etkinlikte benim en çok dikkatimi çeken şeker gibi teyzelerimizdi. Burunlarının ucuna indirdikleri gözlükleri ile ve büyük bir heyecanla yarışmayı beklemelerine bayıldım.
 
Aslında insan hayatta bir şeyler yapmak istesin yeter ki… Ve içinde yaşam enerjisi olsun… Her yaşta gözlerinin içi parlıyor. Gözlük iplerini bile iğne oyasından örmüşler. Öyle ki 60 yaş üstü teyzelerden bazıları bunu mesleğe bile dönüştürmeyi düşünüyor. Cidden hepsini gönülden tebrik ediyorum.
 
Aynı zamanda KOMEK ve ASEM’lerin başka branşlarını da orada bulunan hocalarla konuşma fırsatımız oldu. Bu sohbetlerden anladığım kadarıyla Konyalıların bu kursları sevdiği ve kayıt dönemlerini beklediği aşikar…
 
Ben daha çok elişi ve sanat kurslarının dışındakilere Konyalıların katılım sağlayıp sağlamadığını sorduğumda yine enteresan bir cevap aldım.
 
Özellikle diksiyon kurslarına katılımın çok iyi düzeyde olduğunu ve en eğlenceli branşlardan biri olduğunu öğrendim. Hocamızın anlattığına göre, bir amcamız sadece bir kelimeyi söyleyememeyi kendine dert edinip diksiyon kursuna yazılmış. Tabi dilinin dönmediği o kelimeyi öğrenmesi diğer bütün Türkçe kurallarını öğrenmekten daha çok mutlu etmiş amcamızı…
 
Anladım ki Konyalılar evde boş oturmayı sevmiyor. KOMEK ve ASEM’lerin de bu konuda onları çok güzel yönlendirdiğini düşünüyorum.