Cemaat, Allah’ın emirlerinden olan namazı kılmak için bir araya gelmiş olan insanların oluşturduğu topluluğa verilen isimdir.
Cemaat’in, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğündeki ilk anlamı ise, bir imama uyup namaz kılan kişilerdir. Kelimenin kökünün Arapça olduğunu ve cem etmek fiilinden geldiğini de söyleyelim.
Her iki tanım da bize şunu anlatmaktadır:
Cemaat, namaz kılmak için bir araya gelen insanları barındırır ve bu insanlara namaz kıldıran, vaaz eden, nasihat eden de imamdır. Kulluk vazifesi bittikten sonra evli evine, köylü köyüne, esnaf da dükkânına döner ve içtimai hayat yeniden başlar.
Namazların kabulü noktasında, cemaat için lütuf ve kerem sahibi Allah’tır.
Dünya durdukça devam edecek olan, nice gönüllere sürur ve sakinlik veren ve mü’minin miracı olan namazın edâ mekânı olan câmilerin gerçek sâkinleridir cemaat.
Rabbim, câmileri doldurup boşaltan bu med-cezirlerden Türk milletini ilelebet mahrum bırakmasın.
Sözü daha fazla uzatmadan, merâmımıza geçelim.
Istılahtaki anlamı, namaz kılan insanları anlatmasına rağmen; cemaat kavramı, on yıllardır ıstırap çekmektedir.
Bu kavram, Türkiye’mizde anlamını ve derinliğini kaybetmek üzeredir. Cemaat kavramı, bir grup, bir zümre, bir topluluk, bir kalabalık, bir menfaat birlikteliği için hiçbir zaman kullanılamaz ve kullanılmamalıdır. Ya da kullanılmamalıydı.
Bugün yaşadığımız ikilem, bu kavramın bir grup tarafından suistimal edilmesi neticesinde, samimi insanların hayal kırıklığının bir sonucudur.
Hiçbir şekilde “cemaat” kavramı içinde yerini alamayacak bir anlayış, Türkiye’mizde senelerdir maalesef bu kavramla kendine hayat kurmuş ve sinsi emelleri için, nice samimi insanları suistimal etmiştir. Bugün ortaya çıkan durumun izahı budur.
Cemaatin bir araya gelmesi yalnız Allah içindir. Bu birliktelikte menfaat yoktur, kirli ilişkiler yoktur, ikiyüzlülük yoktur, maddeyi her şeyin üzerinde görmek yoktur, başkalarını gözetlemek yoktur, mahremiyeti ihlâl yoktur ve sözü hülasa edersek vatana ihanet hiç yoktur.
Cemaat kavramı, bunlarla birarada asla anılamaz ve anılmamalıdır. Peki, böyle mi olmuştur durum?
Maalesef ki, hayır.
Cemaat kavramı, bir grubun tekeline geçmiş, o grubun görünen kimliği olmuş ve bu kimlik birçok kapının kolayca kendilerine açılması için kullanılmıştır. Sihirli bir anahtar olmuştur âdeta.
Allah için biraraya gelen insanlardan çok, derin yapılar oluşturarak şerleri cem etmeyi gâye edinmiş bir grup için kullanılır olmuştur ve cemaat kavramı, anlamını ve derinliğini yitirmiştir.
Bugün Türkiye’mize düşen önemli görevlerden biri, cemaat kavramına yeniden itibar kazandırmaktadır. Cemaat, yeniden med-cezirlerin ismi olmalı, câmilerin zenginliği olmalı, Müslüman birlikteliğinin en güzel tecessümü olmalıdır. Câmi ile anılmalı ve öz vatanından ayrılışa bir son verilmelidir.
Cemaat, yeniden gerçek sahibine isim olmalıdır. Yılların mahkûmiyetine son vermeli ve zincirlerini kırarak yeniden câmilere akın etmelidir.
Cemaat, ismini kirleten bu gruba beddua etmese de, Allah’a havale etmesini bilmeli ve gerçek yüzünü gösteren bu anlayışı, nasipsizliğe mahkûm etmelidir.
Cemaat ismine inanıp samimiyet sergileyen insanların da, gerçek cemaate iştirakleri için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Bu hayal kırıklığına bir son verilmelidir.
Cemaat kavramı, kaybolmaya yüz tutan asaletini yeniden kazanmanın arifesindedir ve bu büyük bir fırsattır. On yılları aşan işgal, son demlerini yaşamaktadır ve cemaat, câmisine ve özgürlüğe kavuşmak üzeredir.
Bugünden sonra bize düşen görev, mâlum gruba cemaat ismi ile hitap etmemektir. Allah için namaz kılmaya, kulluk yapmaya gelen insanların oluşturduğu topluluklar haricinde hiçbir grubun ismi cemaat olamaz.
Cemaat’in, itibarını yeniden kazanmasını istiyorsak, bu hassasiyeti sergilemek zorundayız. Gazetemiz yazarlarından Sayın Hamdi Bağcı, GG’ciler demekte bu gruba ve bu hassasiyete şimdiden sahip çıkmış durumda. Yazan eller, daha çok sorumludur bu saatten sonra.
Cemaatin câmi ile vuslatına vesile olması için,
Duânızı eksik etmeyin efendim.