Türkiye siyasetinde en ilginç dönemlerden birini yaşıyoruz, ilerleyen zamanda bu yaşanılanlar bir ibret vesikası olarak hep hatırlanacaktır…
Bu ilginçliklerin başında ise, HDP’nin gerek kendisini gerekse de dağdaki yapılanmaya en sert söylemleri dile getiren MHP’yi eleştirmek yerine, başlattığı çözüm süreciyle silahlı çatışmaya ve asimilasyona son veren AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almasıdır…
Cumhuriyet tarihi boyunca Doğu ve Güneydoğu ya eşi görülmemiş yatırımlar yapan, Kürtçe konuşulmasının önündeki engelleri kaldıran, devlet kanalıyla Kürtçe yayınlar yapan bir hükümetin hedef alınması, akılla mantıkla izah edilebilir bir durum değildir…
Kürt siyasi hareketinin son olarak MHP ile masaya oturabilecekleri yönünde demeç vermesi, kendilerini yok sayan bir partiyle işbirliği yapma arzusu, barışa ve diyaloga olan açık duruşlarından ziyade AK Parti’yi izole etme amacına yönelik olduğu aşikârdır… Güçlü bir Ak Parti ile birlikte tek vatan, tek millet söyleminin halkta kabul görmesiyle, istedikleri ayrışma ortamının sağlanamayacak olması bu durumda büyük etkendir..
Tüm bunların yanında medya dünyasında da ilginçlikler yaşanmıyor değil, bunun en yakın örneği ise Zaman’dan Şahin Alpay’ın eşcinselliği konu edinen yazısı... Özetle yazıda geçen cümleler şu şekilde:
‘’Yaşananlar, Türkiye’de LGBT’nin karşı karşıya olduğu sorunlara bir kez daha dikkat çekiyor. Bugün dünyada çoğu Müslüman 79 ülkede eşcinsellik suç sayılıyor. Türkiye’de 1858’den bu yana suç değil. Ancak eşcinseller evlenemiyor, evlat edinemiyor, askerlik yapamıyor. (..) temel hak ve özgürlüklerin kabul görmesi, ayrımcılığın son bulması için Türkiye’nin gidecek çok yolu var.. LGBT’li bireylerin maruz kaldıkları ayrımcılık.. ‘Onur yürüyüşü’.. insanlık onuru için verilen mücadelelerin bizde de er geç kazanılacağına dair..”
Dindar olduğunu iddia eden bir yayın organının bu şekildeki bir yazıyı sakınca görmeden yayınlamasını bizler her ne kadar kabul edilemez olarak görsek de, onlar ‘’Hoşgörü’’ penceresinden değerlendirip yazılanlardan sorumlu olmadıklarını iddia edebilirler…
Tüm bunları görünce insanın aklına, gazeteden farklı görüşte olmalarından dolayı ayrılmak zorunda bırakılan veya mobing uygulanan Ahmet Taşgetiren, Hüseyin Gülerce, Gülay Göktürk, Etyen Mahçupyan gibi isimler geliyor…
Böylesine ‘’Geniş’’ bir ‘’Hoşgörü’’ ahlakına sahip iken, neden yukarda ismi geçen yazarlardan aynı ‘’Hoşgörü’’ esirgenir, akıl alır gibi değil…
Selametle…