Bugün, AK Parti Konya Milletvekili Gülay Samancı, AK Parti Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Beyazıt bir aksilik olmazsa Türkiye Büyük Millet Meclisine başörtüleriyle gelecekler.
Konuyla ilgili ister istemez hepimizde bir tedirginlik var, CHP’nin terörizme varan ve insanı aşağılayan, milleti hiçe sayan tavırları olabileceği korkusunu yaşıyoruz.
Zira geçtiğimiz yıllarda Fazilet Partisi bunun için kapatılmıştı. O dönem Merve Kavakçı TBMM’ye başörtülü olarak geldiği için CHP’nin ikizi DSP’li vekiller âdete kudurmuş, “atın bu kadını” naraları meclis duvarlarında yankılanmıştı.
ABD’nin Abdullah Öcalan’ı ellerine paketleyip vermesinden mütevellit birinci parti olmuş ve mecliste MHP’yle koalisyon kurmuşlardır.
MHP’de başörtüsünü çözeceğini meydanlarda ilan etmişti aslındı.
Fakat başörtülü olarak seçilen milletvekilinin meclis genel kuruluna gelirken başörtüsünü çıkarmasıyla MHP’nin çözüm mantığı da anlaşılmış oldu. Başörtüsünü çıkarıyordunuz ve MHP’ye göre sorunu çözüyordunuz.
Netice itibariyle o gün hepimizin hafızasına kazındı.
O günkü kükreyişinden dolayı Bülent Ecevit’e rahmetli demem, diyemiyorum, zira biliyorum ki başörtüsü bir Müslüman Bayanın en önemli kıyafetlerindendir, edebin, hayânın başörtüsünde bir bütünlük sergilendiğini söylersek yanlış söylemiş olmayız. Ve Ecevit bizim dini inançlarımızın önemli bir simgesine karşı adeta savaş ilan etmişti…
Peki, başını örtüp kıçını açanları ne yapacağız? Onlar Türkiye Cumhuriyetinin 90 yıllık milleti dininden soğutan, batı hayranı nesillerin, laiklik kavramıyla insanların ladinileştirilmesinin neticesidir.
Asıl olan Müslüman bayanın iffetli olmasıdır, elbette başörtüsü takmayan bayanda iffetli olabilir, başörtülü bayanın iffetsiz olabileceği gibi ama neticede İslam’ın temel ahlak ilkelerinde bayanın başını örtmesi emredilir.
Günümüzün yanlış örnekleriyle olayı algılayamayız…
Bugün tarihi bir gündür. Müslüman Bayan’ın Allah’ın emrettiği şekliyle yaşamını sürdürerek Türkiye Cumhuriyetinin Millet Meclisinde temsilinin yaşanacağı gündür.
Peki, CHP’den ne bekliyoruz?
29 Ekimde Cumhurbaşkanımız, birçok ülkenin bakan, başbakan ve Cumhurbaşkanıyla Cumhuriyetimizin 90. Yılını anlı şanlı kutlarken, denizin altından köprüler kurarken, CHP lideri Kılıçdaroğlu Tandoğan’da ahlaksızca Başbakanımızı eleştiriyordu.
Konya’daki CHP’liler ne yapıyordu?
Validen, Belediye Başkanımızdan, Garnizon Komutanımızdan, milletimizden ayrı olarak CHP İl Başkanlığı, İşçi Partisi İl Başkanlığı ve birçok üyesi DHKPC’li olmaktan gözaltına alınan Eğitim-İş sendikasının Konya Şubesiyle birlikte tören düzenliyordu. Netice itibariyle CHP’nin milletimizi anlamasını, milletimizle birlikte nabzının atmasını beklemiyorum.
Yerel seçimler öncesindeyiz, şu anda atılan har adım partilere ya oy olarak yansıyacak, ya da oy kaybı olacak.
CHP bu milletten hangi yüzle oy isteyecek?
Ben sizin dininizin emirlerine karşıyım, elimden gelse ezanları sustururum, hatta Türkçe okuttururum, duayla açılış yapınca yayın organlarımdan hükümete küfür ettiririm. Hükümeti Amerikacılıkla suçlarım ama genel başkanım ABD’yle işbirliği yapmak için her türlü taklayı atar. Diktatör severim, diktatör desteklerim, sizin seçtiğiniz, çağın en demokrat liderine de küfür ederim, diktatör derim. Çocuk katiliyle Türkiye düşmanlığında birleşir ve AK Partiyi götürmek için ayak oyunu yaparım, gerekirse bomba patlatır, onlarca insanı öldürür, hükümeti yıkmak için ayak oyunları yaparım, ben CHP’yim ve sizden oy istiyorum mu diyecek?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli haklıdır, CHP en azından oy için makul olmalıdır. Bu milletin değerleriyle oynamayı bırakmalıdır.
Peki, CHP başörtüsü ile Meclise girilmesini engelleyebilir mi?
Yok, Allah’ın izniyle it ürer kervan yürür, elinden hiçbir şey gelmez, sadece terörize olur, marjinalleşir.
Karar CHP’lilerin ya milletle savaşa devam edecekler, ya da bu ülkenin değerleriyle barışacaklar…
Bizler için, durmak yok, yola devam…