Çanakkale Zaferi’nin 100. senesindeyiz. Bazı tarihlerin anma ve kutlamalar için özel önemi vardır. Özelikle 100. yıl önemli bir sembolik değeri haizdir. Hem devlet kurumlarınca hem de sivil toplum kuruluşları tarafından 100. Yılla ilgili çalışmalar yapılmakta. Farklık olacak mı? Zannetmem, sadece daha gösterişli ve coşkulu yapılacaktır törenler.
Anmaların, kutlamaların sebebi unutmamaktır, hatırlamaktır… bu hatırlama da muhasebe içindir. 100. sene soğukkanlı olarak Çanakkale’yi hatırlama ve muhasebe etmemiz için önemli bir tarih. Nedir Çanakkale? Bize ne ifade ediyor? 100 senede Çanakkale için ne yaptık? Çanakkale ruhu nedir?
Madalyonun iki yüzü gibi Çanakkale’nin de bence iki yüzü vardır. Ve maalesef bu iki tarafı da tam olarak kavrayıp gereklerini yerine getirmemişizdir.
İlk olarak Çanakkale bir zaferdir, destandır, kahramanlıktır. Vatan sevgisinin doruğa çıktığı yerdir. Ümmeti İslam’ın izzetinin korunduğu savaştır. Mermiye karşı bedenin siper edildiği yerdir. Bugün Çanakkale’yi gençliğimize ne kadar doğru anlatıyoruz. İslami rengi içinden alınmış kuru bir kahramanlık destanı ve tek kumandanı M. Kemal olan bir savaş olarak görüyoruz. Çanakkale İslam adına ve İslam orduları tarafından yapılmıştır. Birçok değerli Paşamız savaşın kazanılmasında rol oynamışlardır. Bugün aradan 100 sene geçtikten sonra bari bu kumandanlara haklarını teslim edelim. Vefa da dürüstlük de bunu gerektirir.
Binlerce şehittir Çanakkale… bugün gelecek nesillerimize şehadeti öğretebiliyor muyuz? İnsanın hayatından vazgeçebileceği değerleri olduğunu öğrettik mi? Çanakkale’de hayat yerine ölümü tercih ederek bizlerin bu vatanda rahat yaşamasına imkan sunan şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor muyuz?
Bu büyük zafer adına Çanakkale Şehitleri benzeri bir şiir yazabildik mi?
Büyük bir Sinema filmi yaptık mı?
Uluslar arası üne sahip kaç romanını yazdık Çanakkale’nin?
Türküler yaktık mı? Çanakkale adına dünyada ses getirecek kaç organizasyon yapabildik?
Çanakkale gibi bir zafer elin Amerikalısında olsa düşün neler yapardı…
Gelelim madalyonun diğer yüzüne; Çanakkale acaba bir Pirus Zaferi midir?
Pirus Zaferi; M.Ö. 3. yüzyılın başında, Yunan kralı Pirus’un birçok fil ve binlerce askerden oluşan ordusuyla Romalılar arasında yapılan savaşlardır. Pirus, Romalıları önce Heraklia savaşında yendi. Zafere rağmen kendisi de oldukça fazla askerini kaybetti. Küçük çaplı çatışmalardan sonra iki ordu arasındaki ikinci büyük savaş Askulum’da meydana geldi. Pirus’un ordusunda o zamanın en etkili askeri gücü olan filler olmasına rağmen zor bela Romalıları püskürtmeyi başardı ve ‘meydan’daki zaferi kazandı. Antik Yunanlı tarihçi Plutark’ın kaydettiğine göre Pirus bu savaşı kazanırken ordusunun büyük bölümünü kaybettiği için, onu tarihe geçirecek şu sözünü söyledi: ‘’Bir zafer daha kazanırsam tamamen biteceğim.’’
İşte bu sözden dolayı, nihai getirisi, kazanma yolunda ödenen bedeli karşılamayan zaferlere siyasi ve tarihi literatürde Pirus Zaferi deniyor. Meydanda zafer gözükür ama daha geniş bir perspektiften bakıldığında bir hezimettir.
Çanakkale savaşı İstanbul’a düşman donanmaları girmesin diye yapıldı. Ancak kısa bir süre sonra düşman İstanbul Boğazındaydı. Çanakkale bir savunma savaşı olmasına rağmen taarruz eden düşmandan daha fazla kayıp verdik? Çanakkale savaşını idare eden Alman Komutan öncelikle Almanya’nın savaş stratejisine uygun olarak ve Alman ordularını rahatlatmak için netice alma ihitmali olmamasına ve binlerce Mehmetçiği şehit olması bahasına ısrarlı hücumlar yaptırdı…
Evet, Çanakkale geçilmedi ama bu milletin 100 senesi yok edildi. Tüm yetişmiş ve çalışacak insan kaynağımız tüketildi. Bugün bunlar üzerinde düşünüyor muyuz? Bu açılardan Çanakkale zaferi bir Pirus Zaferi midir? Üzerinde uzun uzun düşünmeye değer…