Peygamber efendimiz (sav) çocukları çok sever, onlara karşı her zaman saygıyla ve merhametle yaklaşırdı. Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı. Kız-erkek ayırmaksızın bütün çocuklara eşit davranır; anne ve babalara da adil ve şefkatli olmalarını tembihlerdi. Torunları Hz .Hasan ve Hz. Hüseyin’i “Dünyadaki iki reyhanım benim” diye severdi.
İslam’ın geleceği olan çocukların gönlünü dinimize ısındırmak isteyen Efendimiz (sav), çocukların mescitte bulunmasına çok önem vermiştir.
Namazda çocukların sırtına çıkmasına izin vermiş, hutbede torunlarını görünce minberden inerek onları kucağına almış ve hutbeye onlarla devam etmiştir. Ağlayan bir çocuk sesi duyduğunda namazı hızlıca kıldırmış, annelerin ve çocukların sıkıntıya düşmesine gönlü razı olmamıştır.
Bu yüzden efendimiz (sav)’in zamanında Mescidi Nebi’de namaz kılınırken neredeyse bir safı dolduracak kadar çocuk bulunmuştur.
Çocuklarımızı Allah’a kulluk bilinci ve ibadet aşkıyla yetiştirmek için dini değerlerimizi sevdirmeliyiz. Onların dinimizin direği olan namazı ve dine dair bütün vecibeleri sevebilmeleri için camileri sevmeleri gerekir.
Sık sık camiye giden çocuklar namaz bilinci kazanır ve haram, helal gibi kavramları içselleştirme imkânı bulur. Allah’ı tanımaya başlar ve kendini Allah’a daha yakın hisseder.
Camiye âşina, camiyle barışık, camiye koşarak gelen bir nesil için onlara camilerimizi sevdirmeliyiz. Kısıtlandığı, azarlandığı, mum gibi edildiği bir yere değil bir çocuk, yetişkin insanlar bile gitmek istemez. Camide gördükleri muamele onların belki de bir ömür dinle ilişkisini de belirleyecek. Cem Karaca’nın sağlığında bahsettiği cami anısı birçok kişi duymuştur. Şöyle anlatır: “Yedi yaşlarında camiye gittim. Dizimde ağrı olduğu için bir ayağını uzatmıştım. Birden yaşlı bir adamın ayağını ayağıma vurmasıyla irkildim. Sonra haşin bir ifadeyle: ‘Utanmıyor musun, Allah’ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk’ gibi sözlere muhatap oldum. Kalktım ve ancak yetmiş sene sonra camiye dönebildim.”
Bu yüzden camilerde yavrularımıza kızmadan, kırmadan, sevgiyle yaklaşalım. Camiye giderken yanımızda küçük sürprizler götürürsek, sadaka vermenin ve çocuk sevindirmenin yanı sıra çocukların camiye ısınmasına vesile olmanın ecrinden de nasiplenmiş oluruz.
Cami adabını öğretmek de vazifemiz elbette. Çocuklarımızı alıp camilere koşalım fakat onlara camide nasıl davranması gerektiğini öğretmeye gayret edelim. Zamanlar alışıp benimseyeceklerdir.
Çocuklar camilerin süsüdür, ümmetimizin geleceğidir. Cami ile iç içe nesillere ihtiyacımız vardır. Onları İslâm ile yetiştirmek boynumuzun borcudur vesselam..