Bulmacalarda yedinci sanat olarak sorulan sinema, dünya üzerinde binlerce kişinin ilgi alanına girmekte. İlk zamanlar filmi perde üzerinde oynatan cihaza “büyülü fener” deniyordu. O kocaman büyülü bir perde sanki. Sinema, birçok alanda olduğu gibi Amerikan kültürü içinde sektör haline gelerek, milyon dolarların harcandığı, tekelleşen sanatsal yapısı ötelenen bir yapıya büründü.
PAŞA DAİRESİ
-Paşam, İstanbul gecelerinde hiç görmüyoruz seni.
-Sabah namazına Sultan Ahmet Camiine gel, gecesinden güzeldir.
Kırmızı halılarda yürüyor sinema oyuncuları ve ulaşılamaz bir hayat yaşıyorlar. Hollywood ise bu dünyanın hem mutfağı hem şirketin beyni. Yirminci yüzyıl başlarında çekilen ilk filmlerden hemen sonra Amerikalı kafa, sinemanın büyük bir propaganda aleti ve aracı olacağını keşfetti. Zaten kendine güvenli bir elbise, finansman sağlayacak güç arayan Hollywood, böylelikle cisim de kazanmış oldu.
OLTANIN UCU
“Eğer ayrımcılık yapsaydım Arap kızla evlenmezdim.” Tayyip Erdoğan
Sinema, Hollywood elinde tam bir ikna aracı olarak kullanılıyor artık. Tarihsel gerçekler bile çekilen bir sinema filmi ile değiştirilebiliyor. Kafalardaki algı üç boyutlu olarak sinema ile şekillenmiş oluyor. Seksenli yılların başından itibaren Hollywood sineması dünyayı kurtarma işine girişmişti. Uzaydan, yer altından, gökyüzünden, doğa üstünden düşmanlar dünyayı ele geçirmek için saldırıyor dünyanın ağabeyi Amerika dünyayı kurtarma işini yükleniyordu.
BİRKAÇ DİZE ŞİİR
HAZAN BAHÇELERİ
Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yahya Kemal
Unutmam, Armegedon adlı bir filmde, Dünyaya hızla yaklaşan bir göktaşını yeryüzüne çarpmasın diye, Amerikalı bir ekip patlatma görevini üstlenmişti. Onlar uğraşırken dünyanın dört bir yanından verilen görüntülerde insanlar kendi dinlerince dua ediyorlardı. İstanbul Sultanahmet Camii de perdeye düşünce salonda büyük bir coşku yaşanmıştı. Şimdi daha iyi anlıyorum, sinemanın gücünü. Amerika olmasa halimiz harap dedik mi, Hollywood görevini yapmış oluyor.
SÖZÜN NAMUSU
Kurug kaşık agızka yaramas, kurug söz kulakka yakışmas
(Kuru kaşık ağza faydasızdır, kuru söz kulağa lüzumsuzdur.) Divan-i Lügati’t Türk
Sinema sektörü çok büyük şirketlerin elinde. Kazandıkları paradan çok bu sektörü yönlendirmiş olmak, siyahi bir ABD başkanının ofisinde Oscar ödülü verdirmek, sinema teknolojilerini geliştirip satmak çok daha büyük bir başarı olsa gerek onlar için. Bunu son Oscar ödüllerinde tekrar görmüş olduk.
PAŞAMIN TÜRKÜLERİ
Pembe gül idim soldum
Ak güle ibret oldum
Karşı karşı dururken
Yüzüne hasret kaldım
Al beni kıyamam seni
Hollywood, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra derinlerde yürüttüğü düşman üretme ve düşmanı yok etme işini aşikar hale getirmiştir. Daha önceleri uzaydan gelen düşmanlara karşı dünyayı koruyan Amerika artık bizzat tehdit olarak algıladığı gözle görünür düşmanlara karşı koruma görevini yürütüyor. Artık Hollywood için İran gibi bir ülke, Bin Ladin gibi düşmanlar var ve bunlar önce beyaz perdede yok edilmeli.
KALEMİN SADAKASI
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“"Allahım! Senin iznin ve yardımınla sabahladık ve akşamladık. Yine senin izin ve yardımınla yaşar ve ölürüz. Sonunda dönüş yalnız sanadır."
(Ebu Dâvûd, "Edeb",110)
Sinema, Hollywood elinde sanat olmaktan çıkalı çok oldu. Milyon dolarların konuşulduğu, ülkelerin yıkılıp kurulduğu, hayal edilenlerin gerçeğe dönüştüğü bir büyülü fenerdir sinema. Ülkemizde benim söylediklerimi söyleyenler az değil lakin sinemanın büyüsü, olaya hala sanat gözüyle bakmak isteyenler ve öykünecek başka bir yer bulamayanlar dört gözle Hollywood’u takip ediyorlar.