6360 sayılı kanunla değiştirilen Büyükşehir mevzuatı çerçevesinde yeniden düzenlenen yapı ve ilişkiler Türkiye’de 30 büyük ili ve Türkiye nüfusunun % 75’ini etkiliyor. 30 Mart seçimleri yerel yönetimlerde yepyeni bir düzen getirdi. Bu düzenin farkında olan belediyeler büyük bir telaşın içine girdiler: Acaba görevlerini en iyi şekilde nasıl yürütecekler? Olmayanlarda ise herhangi bir çaba göze çarpmıyor.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi 10 -12 Ekim tarihleri arasında çok önemli bir toplantı düzenliyor. Benim de davetlileri arasında yer aldığım bu çalışmada Türkiye’nin farklı üniversitelerinde görev yapan saygın akademisyenler, bürokratlar ve yerel siyasetçiler görüşlerini açıklayacaklar. Ayrıca, Ak Parti’nin Ar-Ge ve Yerel Yönetimler Başkanlıkları ile koordineli yürütülen bu çalışma tüm Türkiye’ye çözüm üretebilecek sonuçları ortaya koyabilir.
Temel mesele, hizmetlerin en iyi şekilde nasıl planlanacağıyla alakalı. Gönül isterdi ki bunu Konya yapabilsin. Zira Konya’nın yerel yönetimlerde başarılı olduğu ifade edilir. Başarı denilen şey, çoğu zaman bir ‘sır’ değildir. Kişilerle de kaim değildir. Şöyle ki; başarının bir takım ilkeleri ve anahtarları var. O ilkeler ve anahtarlar doğru şekilde planlanırsa, başarı kendiliğinden gelir. ‘Ben bilirim’ diyen hep hata yapar. Bunu yılların tecrübesi ile biliyoruz.
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin ne yaptığını, hizmetlerini nasıl planladığını bilmiyoruz. Kamuoyuna yapılan açıklamaların hangi temelleri var, hangi gerekçelerle öyle yapılıyor onu da bilmiyoruz. ‘Başarı var mı’ onu da bilmiyoruz. Yoksa ‘başarısızlık mı var’ bilmiyoruz. Bence bunlar ilgilileri tarafından açıkça ortaya konulmalıdır. Neye göre başarılı, neye göre başarısızlar? Pek çok yerel siyasetçi ve akademisyenin tereddütleri var.
Sakarya dört başlık altında meseleleri tartışacak. Konu tartışılmaya açık. Zira henüz bu konularda hiçbir Büyükşehir belediyesi kesin ve net bir çözüm ortaya koyamadı. Buna İstanbul da dâhil. Dört başlık şu şekilde oluşturulmuş: Hukuki, İdari, Mali ve Hizmet alanları açısından 6360 sayılı kanun. Katılabilirsiniz, katılmazsınız ama aslında bu konular meselenin özüne matuf başlıklar.
Sözgelimi, Büyükşehir belediyelerinin ve Konya’nın dış ilişkiler faaliyetleri ne dereceye kadar verimli, doğru. Cevap maalesef kuşkulu. Onlarca şehirle kardeş olmak ne anlama gelir? İçini doldurmadıktan sonra tabii ki hiçbir anlamı yok. Dostlar alışverişte görsün. Gidilir, gezilir gelinir. Gelenler de Meram’da, Sille’de ağırlanır. Bitti. Tüzel kişilikleri kaldırılan beldelere hangi hizmetler sunuluyor? Ne yapılıyor? Bilemiyoruz tabii ki. İlkeler net olarak belirlenmeyince sonuçlar da sıkıntılı.
Sakarya konuyu dert edinmiş. Kutlamak gerekir. Daha önce defalarca ifade ettiğim bir soru tekrar aklıma geliyor: Konya Büyükşehir Belediyesi Stratejik Planını yaptı mı? Kiminle yaptı? Stratejileri ne? Kamuoyu merak ediyor. Araştırmacılar merak ediyor. Cevap bekliyoruz.
‘Yeni Türkiye’ laftan ibaret kalmaması gereken bir söylem. Başbakan meseleye çok vurgu yapıyor. Cumhurbaşkanı vurgu yapıyor. Büyükşehir ne yapıyor? Konya’da eskisinden farklı ne olacak Allah’ın aşkına? Ne farklı yapılacak? Ne değişecek? Ne muhafaza edilecek? Büyükşehir açıklasa da duysak. Yok eğer hiçbir şey değişmeyecekse, bunu da bilelim. Yoksa ‘eskiden olduğu gibi’ ise, o zaman mesele hiç anlaşılmamış demektir. Kanunun hazırlık çalışmalarına katkı sağlayan birisi olarak çok ciddi bir problemle karşı karşıya olduğumuzu ifade etmem gerekiyor.
Benim sorum gene başkanlara: Şehirde hiç yürüyorlar mı? Şehri makam arabaları ile mi dolaşıyorlar, yoksa çarşıda, pazarda yürüyor, gözlem yapıyorlar mı? Yürümeden başkan olunmaz. Cumhurbaşkanı ‘beraber yürüdük biz bu yollarda diyor’ ama başkanlardan ses çıkmıyor. ‘Beraber yürüyemiyorlar’. Hepsi değil, ama ekserisi öyle. Kenarda, köşede hangi eksiklikler var bakılmıyor.
Yeni asılan tabelalar çok çirkin mesela. Bakıyorsunuz İl Genel Meclisi binası, tarihi Sanat Mektebi’nin duvarında mavi renkli çok itici, estetikten yoksun bir levha: Konya Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı. Binaya yazık. Tarihe yazık.
Başka yerlerde başka sorunlar. Benim önerim: Vatandaş gördüğü çirkinlikleri, yanlışlıkları fotoğrafını çekerek belediye başkanlarına göndersin diyorum. Bundan sen ben yapacağım. Hoşlarına gider, ya da gitmez ama yapmak lazım.
Batıda Vatandaş Konseyi adı verilen biruygulama var. Buralarda vatandaşlar yerel yönetimlerin faaliyetleri konusundaki eleştirilerini iletirler. Çözümlerini ortaya koyarlar.Yeni Türkiye’de buna da yer olduğunu düşünüyorum. Eleştirilerden alınmamak lazım. Başkalarının akıllarını kullanmak lazım. Kötü niyetli kişi eleştirmez, çözüm üretmez. Ne yapar? Susar ve yıkılmasını bekler.
Konya gibi yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde rekor destekle Ak Partinin arkasında duran bir şehir çok fazlasını hak ediyor. Sekiz ay sonra Genel Seçimler yapılacak. Ak Parti’nin Anayasa değişikliğine imkân verecek çoğunluğu elde etme mecburiyeti var. İstek değil, zorunluluk. Paralelle mücadele, Çözüm süreci ve küresel güç olmak için bunu elde etmesi lazım. O nedenle yerel yönetimlerin performansı belirleyici olacak. Seçim geçeli altı ay oldu. Elde ne var? Farklı ne var? Neleri başardık? Neleri başaramadık? Bir mizan, T cetveli yapılacak. Artılar ve eksiler yazılacak. Kimse kusura bakmasın başarısız olanların siyasi hayatları bitecek. 2019’u görebilirler mi bilmem. Lakin siyasi kariyerleri kötü bir şekilde noktalanacak. Gözlemlerim konunun bugün çok daha yakından takip edildiği. Geçen defa gibi olmayacak. Karneler tutulacak.
İnanmayanlar lütfen Davutoğlu’nun kararlı konuşmasına baksınlar. Erdoğan’ın konuşmasına ve duruşuna baksınlar. Onlar inanın şaka yapmıyorlar. Benim gözlemim bu. Bu defa şaka yok, sürpriz yok. Ankara’nın havasını bir koklasınlar. Genel Merkeze yakın Milletvekillerine sorsunlar: Bu defa ‘şaka var mı’ desinler. Bence konu gayet net. Kararlar bugünden veriliyor artık. Yoksa seçime birkaç ay kala değil. Cumhurbaşkanımızın ‘yatay şehirleşme’ uyarısı şaka mı? Sanmıyorum. Benden uyarması. Geleceğe dönük neler yapacaklar? Neyi değiştirecekler? Başkanlarımız bir an önce kararlarını versinler.Şimdi karar zamanı. Altı ay önceki seçim, bundan öncesine dönük bir karardı. Seçimden sonra geleceğe dönük karar verme zamanı geldi.