Geçenlerde sosyal medyada Somalililerin Ankara’da kendi kültürlerini yansıtan iş yerleri açtıklarına dair bir habere rastladım.
Uzun yıllar yurt dışında yaşamış ve farklı kültürlerden arkadaşlara sahip biri olarak çok sevindim.
Bir süre önce de Konya’da ikamet eden ve Konyalılar gibi konuşup “Gez dünyayı, gör Konya’yı”, “En büyük Konyaspor” diyen Sudanlı bir gencin hikâyesi haber olmuştu.
Ülkemizde Suriyeliler başta olmak üzere onlarca ülkeden insanlar yaşıyor.
Kimi kendi iş yerini açıp işletiyor, esnaflık yapıyor, işçi çalıştırıyor, ticaretle meşgul oluyor ve vergisini veriyor.
Kimi de farklı iş alanlarında başkalarının yanında çalışıyor ve üretime katkıda bulunuyor.
Kâğıt toplayan da var, çobanlık ya da yaşlı bakıcılığı yapan da.
Üniversitelerimizde okuyan binlerce yabancı öğrenciyi de unutmamak gerek.
Bütün bunlar Türkiye’nin “güvenilir liman” olarak görüldüğünün, ülkemizde refah düzeyinin arttığının ve büyük ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlediğimizin göstergesi.
Zenginliğimiz…
İmparatorluklar her milletten insana kucak açarak ve onları doğru bir şekilde istihdam ederek büyürler.
Amerika’ya ve gelişmiş Avrupa ülkelerine bakın, aynı tabloyu görürsünüz.
Bu zenginlikten ancak ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi hastalıklı fikirlere sahip olanlar rahatsız olur.
Türkiye’de sürekli Suriyeliler aleyhine kışkırtıcı haberler yaparak halka nefret duyguları pompalayanlar bu kez de Somalililerin Ankara’daki lokantalarını, kafelerini, berberlerini, butiklerini ve marketlerini dillerine dolamışlar.
Yasalara uygun bir şekilde çalışıp ekmek paralarını çıkarma peşinde koşan insanlara -tıpkı Suriyelilere yaptıkları gibi- nefret kusuyorlar.
Bu çarpık zihniyet bizim insanımıza, Müslüman Türk halkına ait olamaz.
Anadolu’nun kültüründe, örf ve ananelerinde kendisine sığınan mazlumlara kötü muamelede bulunmak ve düşmanlık yapmak yoktur.
Bizler rızkın Allah’tan geldiğine ve herkesin ancak nasibinde olan lokmayı yiyebileceğine inanan, ekmeğini paylaşmakta zerre kadar tereddüt etmeyen insanların torunlarıyız.
Vakıflarımız ve derneklerimiz rahmet ve mağfiret ayında kilometrelerce ötede, dünyanın dört bir yanındaki garibanlara yardım eli uzatmak için çaba sarf ederken burada kendi evimizde aynı insanlara kötü gözle bakılması kabul edilemez.
Globalleşen ve adeta büyük bir köye dönüşen dünyada Anadolu’dan çok uzakta, onlarca ülkede yaşayan Türkler var.
Nasıl ki biz İslam düşmanı ırkçıların Avrupa ülkelerinde işçilerimize, evlerine, iş yerlerine, camilerine ve derneklerine saldırmalarını tel’in ediyorsak aynı davranışların ülkemizde yaşayan yabancılara gösterilmesinin de şiddetle kınanması gereken bir suç olduğunu bilmeliyiz.
Önceki gün yine sosyal medyada Diriliş Ertuğrul’dan etkilenip dizideki karakterler gibi giyinen ve Kayı boyu bayrağı önünde poz veren Somalili çocukların fotoğrafını gördüm.
Benzer görüntüler Pakistan gibi başka ülkelerden de geliyor.
Türkiye artık kendi sınırları içine hapsolmuş bir ülke değil.
Dünyanın birçok yerinde insanlar Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeyi hayranlıkla izlerken ve ülkemize çok büyük sevgi beslerken ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi ilkel davranışlara göz yumarak kendi ayaklarımıza kurşun sıkmayalım.