Büyük Oyun: TÜRKİYE

Fazlı Kartal

Anadolu, Asya ve Orta Doğu coğrafyasının kilididir. Anadolu toprakları kadim medeniyetlerin beşiği oldu. Tarih boyunca jeopolitik konumu ve stratejik önemi nedeniyle sürekli gözde oldu ve istilaya uğradı. Bu kadim topraklar üzerinde asırlardır çok büyük oyunlar oynandı ve oynanmaya da devam edilmekte. Eğer biraz tarih bilgisine sahipseniz, ecdadımızın özellikle Osmanlının son döneminden bu yana yaşananları biraz biliyorsanız ve hain değilseniz, bu iğrenç kumpas planlarını hemen görebilirsiniz. Bu kumpas planlarının yapıldığını sadece Rand Corporation vb. Amerikan düşünce kuruluşlarının raporlarından değil, birçok Avrupalı ve Amerikan devlet başkanlarının söylemlerinde duyduk. Küresel sermaye Orta Doğu ve Asya’nın kaynaklarına el koyabilmek için bu toprakların kilidi konumundaki Türkiye’yi saf dışı bırakmaları gerektiğini iyi bilmekte.

Uluslararası küresel sermaye, kumpaslarının yeni sistemi, büyük ölçüde Ortadoğu merkezli yaşanan güç mücadelesiyle birlikte şekilleniyor. Bu bağlamda Asya ve Ortadoğu, güç merkezinin Batı’dan Doğu’ya kayışını hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. ABD’nin bölgede tek kutuplu bir dünya inşa edemeyeceği anlaşılmıştır. Nitekim yeni dünya düzeninin adı, bu bağlamda “Çok Kutuplu Dünya” olarak kabul görülmeye başlanmıştır. Aynı İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanmış olan ‘Soğuk Savaş Dönemi’ndeki ABD ve Rusya önderliğinde yaşananlarda olduğu gibi. “Çok Kutuplu Dünya” projelerinin en büyük planı Büyük Orta Doğu veya Büyük İsrail Projesi oldu.

İşte bu Türkiye'yi saf dışı bırakma projelerini uygulanması sürecinde Türkiye’deki farklı etnik ve dini grupları kullanarak Türkiye’yi parçalamaya çalışmaktalar. Anadolu topraklarında güçlü müstakil bir devlet olmaması adına bu planlarının daha kısa sürede sonuç vermesi için oyunlarına ekonomik projeleri eklediler.

Artık güç dengeleri devletlerin elinde değil ‘küresel sermaye’nin elindedir. Bu büyük küresel güçlerin Asya ve Orta Doğu’daki emperyalist emellerine ulaşabilmelerinin önündeki yeni engeli Türkiye Cumhuriyeti ve onun güçlü lideri Recep Tayyip ERDOĞAN oldu. 

Küresel sermaye, Türkiye Cumhuriyeti devletinin başında güçlü ve boyun eğmeyen bir lideri olduğu sürece bölgede Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçiremeyeceklerini biliyorlar. Bundan dolayıdır ki Cumhurbaşkanımızın, özellikle Davos'taki “one minute” çıkışının ardından beyan ettiği gibi bir kuşatmayla karşı karşıya ve bu sürece son dönemde NATO da dâhil edildi. Yani küresel güçler dört bir yandan Türkiye’yi kuşatma altına alarak pes ettirmek istiyorlardı. Ancak onların bilemediği, hesap edemedikleri; milletimizin karşısındaki sadece yerel güçlerin değil uluslararası güçlerin emrinde hazır kıta beklemeyen ve emir almayan dik duruşlu lideri var artık.

Devletimizi her taraftan çevrelemeye, etkisizleştirmeye, akabinde de Büyük Orta Doğu Projesi’ni kabul ettirmeye yönelik, her türlü yöntem ve hedefi içeren politikalarına karşı Türkiye’nin cevabı “De Facto-Yakın Çevre İttifakı” oldu.

Dediğim gibi ülkemiz, Asya ve Orta Doğu üzerine oynanan oyunlar hep olmuştur. İşte kimi zaman 11. Yüzyılda Hasan Sabbah önderliğinde ki ‘Haşhaşiler’ oldu. Kimi zaman ‘Mason Locaları’ oldu. Kimi zaman 1920’li yıllarda ortaya çıkan ‘Opus Dei tarikatı’ küresel güçlerin silahı oldular. Aynen günümüzdeki ‘Fetö’ gibi. Kısacası bu oyunları Türk ve Müslüman düşmanları plânladı. Lakin Mehmet Akif’in “Sahipsiz memleketin batması hak’tır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” sözü bizim şiarımız oldu. Türk milleti olarak bu oyunlara seyirci kalmayacaktır.

İçimizdeki ihanet şebekeleriyle ve medyaya çöreklenmiş hainleriyle ‘dolar kuru’ üzerinden ülkemize ayar çekmeye çalışan küresel güçlerin oyunu hep aynı ‘bastır parayı, içeriden çökert’. İyi bilmelidirler ki Türkiye'de bu pis kumpaslara karşı duracak milyonlarca insan var. Onlar onurlarını yitirmedi ve henüz ölmedi.

Hedef dün Sultan Abdülhamid’di, bugün de Recep Tayyip ERDOĞAN…