Başlığa bakıp bu adam sıyırmış, ya da; popüler söylemle “devreyi yakmış” diyebilirsiniz. Ancak bir hikâyesi var önce okuyun derim.
İlk olarak hikâyenin hikâyesi gelsin.
Eski vazifem nedeniyle Türkiye’yi karış karış gezdim desem yeridir. En çok Karadeniz ve doğu tabi…
Gezerken sadece gezmiyorsunuz. Yeni insanlar tanıyor hiç yüzleşmediğiniz farklılıkları gözlemliyorsunuz.
Yukarda ki başlık Batman’a yapmış olduğum gezilerin birinden aklımda kalmış bir hikâyenin beylik cümlesi.
Hemen belirteyim. Batman’ın yarısı kendisini SEYİT ilan eder.
Seyit: Peygamber Efendimizin soyundan gelen kişiler.
Hikâyeye gelince:
Batman’ın köylerinden birinden bir delikanlı nasıl yapıyorsa zamanında İstanbul Üniversitesi’nin bir bölümünü kazanıyor ve üniversitede okumaya başlıyor.
İstanbul Üniversite’sinde zamanın komünist akımına kapılan delikanlı, en çok din ve Allah ile ilgili ileri geri konuşmaya başlayınca söyledikleri doğal olarak ŞEYH EFENDİNİN kulağına çalınıyor.
Olaylar şeyh efendinin kulağına gidince, ŞEYH kahyaya “getir şunu yanıma, bakalım neymiş derdi” diye emir veriyor.
İstanbul Üniversitesi’nde sağlam komünizm hamuruyla yoğrulan delikanlı ŞEYH EFENDİNİN huzuruna çıkınca başlıyor savlarını anlatmaya.
- Efendim, dünya düzeni değişiyor, diye dem vurup, komünizmin faydalarından devam edip işi epey dallandırdıktan sonra sonuç cümlesinde Allah’ın varlığını da inkar ediveriyor. Hâşââ
Delikanlıyı sükunetle dinleyen ŞEYH EFENDİ, çocuk huzurundan ayrılınca talimat veriyor
- Kovun bu deyyusu köyden.
Kâhya soruyor:
- Şeyhim ne ola ki.
- Ula ne olacak, Allah’ı inkâr ediyor deyyus. E, Bugün Allah’ı inkâr eden yarın Şeyhi de inkâr eder.
Protokolde kendisini bir numaraya koyan anlayış…
Durduk yere bu hikâyeyi niye anlattım
Durduk yere değil tabi.
Kılıçtaroğlu’nun Twitter’dan yazdıkları üzerine hikâyeyle gireyim dedim.
Peki, ne demiş Kılıçtaroğlu?
Hemen paylaşayım sizinle.
İşte kendi hesabından yazdıkları:
- Hadi, Mustafa Kemal Atatürk’ten korkmuyorsun, utanmıyorsun diyelim, bari Allah’tan kork.
Şimdi birisi bana çıksın ve Kılıçtaroğlu ile Batman’da ki şeyh efendinin arasındaki mantalite farkını anlatsın.
Modern bir söylem daha: Neyin kafasını yaşıyor bunlar?
Hakikaten neyin kafası bu?
Atatürk ve Allah kıyaslaması nasıl bir aklın ürünü?
Ey cemaat! Hangi akıl böyle bir cümle kurar? Biri anlatsın.
Öyle konuşma arasında geçen spontane bir cümle değil ki bu.
Düşünülmüş ve tasarlanmış bir sosyal medya mesajı.
Şu sayfanın altını hayret ve kınama içeren dolu dolu cümlelerle doldurabilirdim. Ama ihtiyaç duymuyorum. Kılıçtaroğlu’nun mesajını okuyunca yapacak bir yoruma ihtiyaç kalmıyor ki.
Diyecek tek bir şey buldum.
“Hadi, Allah’tan korkmuyorsun, bari kuldan utan. Yaptığın gaf için özür dilemeyi ihmal etme.”
NABİ AMCA…
Milli Eğitim Bakanımız Nabi Avcı bakınca ne kadar sempatik görünüyor insana. Hani ister istemez tebessüm etmeden duramıyorum.
Ömer Dinçer siyasetçiden çok bir teknokrat izlenimi bir etki bırakıyordu insan üzerinde. Kimi zaman da devletin soğuk ve sert yüzü gibi. Aslında uygulamalardan pek çoğu gerekli ve haklı idi. Ama siyaset yaptığın işi doğru anlatma sanatı da değil mi biraz?
Bu değişim uygulamalarda pek bir şey değiştirmeyecek belki. Fakat beşeri ilişkilerde insana hayır derken bile tebessüm eden bir çehre kalp kırmayacaktır. Bu yüzden Nabi Avcı değişikliği isabet olmuştur.
Konya ziyaretinde bu babacan tavrı ve nüktedan kişiliği ortaya çıktığını gördüm zaman zaman. Esprileri ve sıcak tavrını görünce ister istemez insanın “Nabi Amca” demek geçiyor içinden.
SERDAR KALAYCI’YA ÖNERİ.
Meram hakkında düşüncelerimi bir yazı altında toplama niyetim var. Fakat bu büyük park projesiyle ilgili ilanları görünce yazma ihtiyacı hissettim.
Sayın Başkan öncelikle fikir güzel. Bırakın insanlar düşünsün ve parkına ismini kendisi versin. Ancak isim seçerken lütfen Mevlana’dan sıyrılın. İşi etli ekmek kıvamına getirmeyin.
Olmaması gereken isimler:
- Mevlatürk
- Mevlanapark
- Neypark
- Neytürk
- Gedavetpark
- Semapark
- Mesnevipark
Konya Mevlana hazretlerini hayatından söküp atsın demiyorum. Ama artık başka doneler bulmalı.
Konya Büyükşehir zaten Mevlana turizm acentesi gibi çalışıyor. Üstüne birde dağa taşa Mevlana ismini vermenin anlamı yok.
Şunu da belirteyim. Böyle yapacaksınız diye değil, yapmayın diye bir ricadır bu. Özgün ve marka olabilecek bir isim düşünürseniz sevinirim. Mevlana ile ilişkilendirilirse, marka olamaz o park. Belirteyim dedim.