BU ÜLKEDE YAŞAMAK BU ÇELİŞKİLERE KATLANMAK DEMEK

Sıtkı Yonca

Yıl 1995.Almanya’nın (bize verilen bilgiye göre)Kirspe  köyünde  bir fabrikadan İran’a film hammaddesi  yükleyeceğiz. Tırı, yükleme yapılacak alana çektikten sonra bizi evrak işlemleri için genel müdürün odasına götürdüler. Genel müdürün  arkasında oldukça büyük bir Dom Kilisesi fotoğrafı.  İşlemler tamamlandıktan sonra (tercüman kanalıyla):

                -Siz Katolik misiniz dedim?

                -Yok değilim. dedi

                -O zaman protestan olmalısınız?

                -Hayır değilim

                -Yoksa ateist misiniz? deyince gülerek:

                -Küçükken  katoliktim  ama sonradan ateist oldum dedi.

                -Hz.Muhammed’i (S.A.V.)incelediniz mi diye sordum. İncelemediğini söyledi.

                Kendisine:

                -İncelemeyi düşünmez misiniz? Belki O doğru söylüyordur dedim.(Buradaki (haşa) belki onun  adına )

                Bir kaç saniye durdu. Sonra sakin bir tavırla:

                -İncelemedim ama olabilir haklısın dedi.

                Sonra beraberce fabrikanın avlusuna çıktık. Müdür, şöyle 60 santimetre kadar yükseklikte bir yerden  yükleme paletlerine kumanda etmeye başladı. Bu arada öğle vakti oldu. Fabrikanın  tretuvarına seccadeyi serip namazı kıldım. Seccadeyi  kabine koymak için şoföre kapıyı açmasını söyledim. O anda genel müdür bulunduğu yerden atlayıp boynuma sarıldı ve bir şeyler söylemeye başladı.

                Bizim şoför de duyuyor söylediklerini.

                -Ne dediğini anladın mı? dedim.

                -İnandığını yaşamakla ne güzel ediyorsun. Seni kutluyorum. Tebrik ediyorum ,dediğini aktardı

                Düşündüm.

                Bir tarafta namaz kılanı tebrik eden bir ateizm anlayışı ve bu anlayışından dolayı  kendilerine  iman nasip olması için duayı hak eden insanlar; diğer tarafta kendi insanının dinine  her gün küfreden  ve o dinin mensuplarına olmadık hakaretleri  reva gören cehennem kütükleri.

                Bir tarafta bu ülke için 15 inde, kendi toplumunu ,’‘iyiki doğdun’’ genelinden  ‘’iyiki varsın’ özeline  zorlayan  dillere destan , gerçekten özel çocuk kahramanlar; Öbür tarafta  O’nu şehit edenlere terörist bile diyemeyen  vatansız  millet düşmanı  yetişkin  karton adamlar. 

                Bir tarafta  3 yaşındaki bebesini  yetim bırakan şehit yavrusunun, tabutuna sarılıp göz yaşlarına meydan okurcasına vatan sağ olsun diyebilen Ayşe anneler, Fatma bacılar; bir  tarafta onlar için ‘’başlarından örtülerini çekip saçlarını dağıtmak geliyor içimden’’ diyen,  Hristiyan bile olamayacak kadar düşmüş  yazar bozuntusu kokanalar ve  ona destek veren çamura batmış yaşıyormuş gibi yapan ölüler.

                Bir tarafta Çanakkale’de bu vatan uğrunda destan yazanlar ve onlara vakur duruşlarıyla sahip çıkan sessiz yığınlar; diğer tarafta  ‘’Balkanlarda  barbarlığa dayanan bizimkiler, Çanakkale’de medeniyete direndi ‘’ diyerek ‘’ Batıdan  damızlık erkek getirelim ‘’teklifinde  bulunan Abdullah Cevdet gibi sadece iki ayaklı olduğu için insan demek zorunda kaldığımız  mezar kaçkını putperestler ve  onu bile yeterli görmeyen Sodom ve Gomora’nın piçleri.

                Bir tarafta ‘ ‘Boğazda gördüğü İngiliz donanmasını, yaverine gösterip şunları burada görmek kanıma dokunuyor’’ diyen  devlet adamları   ve onlara her fırsatta vefasını yineleyen asil duruşlu  yiğitler;  diğer tarafta Alman buldu Alman, İngiliz buldu İngiliz gazeteci ye  olmadı ABD büyükelçisine ülkesini  kötüleyen  devlet  adamı ve onu; kendi zihinsel kölelikleriyle, içlerindeki  tortulaşmış manevi  ezikliği  kapatmak için  kof övgülerle yücelten , bundan da  toplumsal mutluluk devşirmeye çalışan, paradan başka değer tanımayan  ağaç direği  gibi gazeteci  takımı.

                Çelişki çok da yerim yok. Yarınlarınız daha güzel olsun inşallah.