Kıymetli okurlar, yağmurlu bir Konya sabahında kaleme aldım bu yazıyı. Herkese hayırlı bir hafta diliyorum.
Kaç zamandır yağmurun bir rahmet sağanağı olarak gökten sicim gibi yağmasını bekledik. Kaç zamandır kar yağışının imdadımıza yetişmesini bekledik…
Ne kadar da özlemiştik… Ne kadar da muhtaç kalmıştık…
Toprak susuzluktan kurumuştu, biz de kurumuştuk.
Çok şükür son günlerde rahmet kendini göstermeye başladı. Konya, son günlerde yağmurlu havaların etkisine girdi.
Meteorolojinin açıklamasına göre bu yağış rejimi hafta boyunca devam edecek. 28 Kasım-2 Aralık haftasının hava tahmin raporuna göre, bugünden itibaren yurt genelinde kuvvetli sağanak ve kar yağışı etkili olacak.
Meterorolojinin bu açıklaması inşallah doğru çıkar.
Yoksa böyle giderse tarım başta olmak üzere pek çok konuda şimdikinden çok daha zor bir sene geçireceğiz. Başka bir deyişle, kuraklığa karşı etkili adımlar atmazsak, yaz mevsimi itibarıyla büyük bir gıda kriziyle karşılaşacağız.
Ülkemiz bu konuda bazı tedbirler alıyor almasına ama tarlayı en iyi bilenler olarak çiftçilerimizin, yaklaşan tehlikeyi gördüğünü ve ona göre adımlar atmaya çalıştığını nispeten ifade edebilirim.
Mesela Konya çiftçisinin önemli bir bölümünün bu sene hububata ayrı bir önem verdiğini gözlemliyorum. Çünkü hem kuraklık hem de artan maliyetler bu konuda başka seçenek bırakmıyor.
Buğdaya olan talebin tüm dünyada artması da bunu tetikliyor.
Geride bıraktığımız Temmuz ve Ağustos aylarında buğday fiyatları 2 bin 800 lira civarında seyrediyordu. Buğdayın bugün ki değeri ise 5 bin liranın çok üzerine kadar çıkmış durumda.
Yani bu sene buğday senesi, buğday prim yapıyor…
Bu gelişme Konya için aslında hem iyi hem de kötü bir haber.
İyi olan tarafı; hoyratça su tüketen bazı ürünlerin bu sene ovada fazla rağbet görmemesi.
Bu sebeple de yer altının en azından 1 yıllık bir dinlenmeyle kendini toparlama sürecine girmesidir.
Kötü olan tarafı ise artan maliyetler ve buğdayın getirisinin; mısır, ayçiçeği, pancar gibi ürünlere kıyasla daha az olması nedeniyle çiftçinin geçen yıllarda elde ettiği kazancı bu sene sağlayamaması…
Sevgili okurlar, normal şartlarda bu ay içerisinde ekimi yapılan hububatların, bu mevsimde aldığı yağışla yeşermesi ve kar yorganıyla örtünüp nisan-mayıs aylarına kadar uyuması gerekirdi.
Ama mevsim şartları bu sene bunu ne yazık ki mümkün kılmadı.
Çiftçilerimiz ekim yaptıktan sonra kış mevsimine girer ve artık dinlenmeye çekilirdi. Fakat geldiğimiz noktada, çiftçilerimiz bu mevsimde bile pek çok bölgede tarla sulama yapmak zorunda kaldılar. Kuyu olmayan kıraç bölgelerde ise durum çok daha vahim.
Devletimizin gıda krizine karşı aldığı önlemlerin kapsamını genişletmesi ve tarımsal üretim noktasında çok daha fazla şeyler yapması şart. Bu konuya eğilmek önemli.
Özellikle gübre ve mazot konusunda çiftçiler çok dertli. Birçok çiftçi bu sene tarlasına doğru düzgün gübre atamayacak. Bu da önemli bir verim kaybına sebep olacak.
Hem tüm dünyanın hem de ülkemizin gıdaya bu kadar ihtiyacı varken, ortaya çıkacak büyük rekolte kayıpları olumsuz bir tablo oluşturacaktır. O yüzden en azından gübre konusuna acilen bir çözüm üretilmesi lazım.
Devletimiz yerli gübre fabrikalarının sayısını artırmalı, bu işte tekelleşme yapan devlet veya özel sektör kurumlarına çeki düzen verilmelidir.