2-0 kazandığımız Kayserispor maçı hakkında yazmadan ilk kez böylesine şaşırdığım taraftarımızdan biraz bahsetmek istiyorum.
Yeni stadyum ve alınan başarılar ile adından sıkça söz ettiren taraftarımızın hepimizi kerelerce şaşırttığı aşikar. Kayseri deplasmanı da benim için öyleydi. Lakin tezahüratları ya da 90’ dakika hiç susmamaları değildi benim için ilginç kılan.
“Deplasman Kültürü” adı altında yapılan nahoş durumlardan uzak olmalarıydı.
Deplasman otobüsüne binince kitabını açan bir ağabeyin gençleri teşvik edercesine konuşmasıydı,
Mola için durulan Avanos’ta esnafla kucaklaşan ve hiçbir taşkınlığa müsade etmeyen, bu hususta da uyarılarını nezaketle ileten grup önderleriydi,
İhtiyaç molasında petrol çalışanları tarafından “hiç böyle sakin taraftar görmedik, helal olsun” şeklinde uğurlanan gençlerdi,
Konya’da üniversite okuyan ve Konyaspor’a gönül veren Denizli ve İstanbullu iki gencin hiç çekinmeden aynı otobüsle Kayseri’ye gelmesiydi.
Bütün bunları bir arada gördüğüme hayli şaşırdım.
(Şaşkınlık sebebim ise bu saydıklarımın Konyaspor taraftarında olmayacağı düşüncesi değil, aksine bizzat içlerinde olarak ve o anı yaşayarak şahit olmam.)
Futbolun eğlence aracı olduğu gerçeğinden sapmayan görüşleri, yaş farkları itibariyle ekipteki herkese olgunca yaklaşan TEK SEVDAM KONYASPOR GRUBU kurucu ve liderlerine sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Gerçek Konyaspor taraftarını deplasman otobüsünde tanıma fırsatı bulduğum için de hayli şanslıyım.
Sabahın dokuzunda otobüslere doluşup kilometrelerce yol giden, içeride ve dışarıda takımı hiç yalnız bırakmayan gerçek Konyaspor taraftarı TEK SEVDAM KONYASPOR grubu Kayseri galibiyetinde ciddi bir alkışı hakediyor doğrusu.
Başta Konyaspor taraftar gruplarının tümünde ardından ise ülkemizde tribünleri dolduran tüm taraftar gruplarında böyle bir anlayışın olmasını temenni ediyorum.
Bu şehrin deplasman otobüsü iyi ki VAR!
Hazır cümlem VAR ile bitmişken;
Bu Kadir Has’ta “VAR” yok!
“VAR” varsa ya sistemin kameraları bozuk, ya da hakemlerimizin gözlerinde sağlık problemi var.
“VAR” sistemi ile iptal edilen gol için artık söylenecek söz yok.
İşin özü galibiyet sevincimizden çok önemsemedik. Lakin kaybetseydik? O zaman bu vebali kim omuzlardı? Cüneyt ÇAKIR ve ekibi mi?
Yazık olurdu ve kimse üzerinde de durmazdı.
Çıplak gözle bile net olan pozisyonu farklı açılardan izledikleri halde göremeyenlere de güzel bir cevap oldu 2-0 ‘lık galibiyet.
———
Gelelim maça.
Sezonun en keyifli maçıydı belki de.
Oynayan, direnç gösteren, rakibe geçit vermeyen, ayağa pas yapan, kontra ve hızlı ataklarla rakibe nefes aldırmayan bir Konyaspor izledik.
Oyun stilinde ufak dokunuşların hakim olduğu bir deneme maçında kadronun artık oturmaya başladığına şahit olduk.
Önceki maçlarda olduğu gibi 3 ve üzeri gol atabilecek atakları yakalamış olmamıza rağmen yine son vuruşlarda biraz eksik kaldığımız da gözlerden kaçmadı.
Bireysel hamleleri ile maçı alan takım, yine bireysel olarak farkı kaçırdı da diyebiliriz.
Bu maç ile geçen hafta oynadığımız Fenerbahçe maçını kıyaslayınca şansın yanımızda olmamasına da içerlememek elde değil. Elimizden kaçırdığımız Fenerbahçe maçın da galibiyetle sonuçlanmış olsaydı İzmir’e fetih için gider, Göztepe karşısında daha rahat ve özgüvenle oynardık.
Kayseri karşısında alınan rahat galibiyet ve puan tablosu bizim için bir sıçrama hamlesi olmalı ve Göztepe karşısında aynı güçle aynı güvenle oynamalıyız.
Biz buna inanıyor ve takımımıza güveniyoruz.