Aslında sadece Konya değil, tüm şehirlerimiz için geçerli.
Biz Konya’da yaşadığımız için burada gördüklerimizi yazmakla sorumluyuz.
Şehir merkezinde sokaklarımız, caddelerimiz rengârenk!
Çeşit çeşit, renk renk tabelalarda iş yeri isimleri…
Buraya kadar sorun yok diyelim!
Fakat işyeri isimlerine bakıldığında ise, asıl sorun başlıyor.
Önceki yıllarda hep uyarıldı, yazıldı, çizildi.
Dinleyen kim?
Sorsan, en kral Türkçe sevdalısı!
Fakat işyeri isminde Türkçe’nin, t’si yok.
Hatta kimisi Türkçe ile İngilizce kelimeleri karıştırarak yeni bir kelime ortaya çıkarmış.
Alanında çığır açmış!
İşyeri ismini, ne Türk anlayabiliyor ne de İngiliz.
Maşallah, yabancı dile çok meraklıyız!
İngilizce adeta dilimizi esir almış.
Buna da “pazarlama taktiği!” diyorlar. Böyle pazarlama taktiği falan olmaz.
Sanki Nalçacı Caddesi’nden günde bin tane turist geçiyor!
Bosna Hersek Mahallesi’nde turistler sanki alış veriş rekoru kırıyor.
Zafer Meydanı’ndaki butikçiye her gün onlarca turist mi geliyor?
Neredeyse her mahallede, yabancı iş yeri ismine rast gelmek mümkün.
Sarı Yakup Mahallesi’nde yabancı isim ile işyeri açan esnafın ruh hali merak konusu.
Bir de burası Konya’nın tarihi mahallelerinden.
Son yıllarda Arapça iş yeri isimleri de çoğaldı.
90’lı yıllarda İngilizce isim ile iş yeri açmayı “moda” diye bize yutturdular.
İtiraz edince, “yahu sen çağdaş değil misin?” dediler.
Bir Allah’ın kulu da “bu işin sonu nereye gidecek?” diye düşünmedi.
Birçok kişi, iş yeri ismindeki kelimenin anlamını bile bilmiyor.
Soruyorsun “kulağa hoş geliyor.” diyor.
Ne üzücü ki yabancı isim ile açılan işyerlerin sayısı giderek çoğalıyor.
Çok mu zor Türkçe isim kullanmak.
Bu konuda bir denetim gelmeyecek mi?
Dilimize, benliğimize sahip çıkalım.
Diline sahip çıkmayan milletlerin akıbetini tarih kitapları ibretle yazıyor.
Bu kadar da yabancı özentisi olmasın.
Şehrimizi yabancılaştırmayalım.
Daha kendi tarihimizi bile tam bilmezken, bir de bunlarla hafızamızı kirletmeyelim.