Diyorlar ki: “Bu darbe girişimi bir oyundu!”
Diyorlar ki: “Gerçek bir darbe olsaydı sonuca ulaşırdı!”
Diyorlar ki: “Bu zafer değil, milleti kandırmayın!”
Ve hatta şehitlerimiz için “iyi ki öldüler” bile dediler.
Gazilerimize ise, burun kıvırdılar.
Burunları o kadar havadaydı ki ülkesi ve vatanı için canını feda eden şehitlere bir Fatiha’yı bile çok gördüler.
Şehit çocuğunun gözündeki yaşa bile güldüler.
Darbe gecesi, bir Amerikan kafesinde kahvesini yudumlarken darbecileri alkışlayan zat-ı muhteremler mi kurtaracaktı bu ülkeyi? Hiç düşünmediler…
Bu ülkeyi, bankamatik kuyruğundayken vatanını değil de bankadaki dolarlarını düşünenler mi kurtaracaktı? Gözlerini açıp da bir türlü göremediler. Ya da görmek istemediler.
Darbenin olacağından haberi olup, devlet makamından sinsi gülüşler atarak, “devleti sırtından hançerlemenin” kitabını yazanlar mı bu ülkeyi ayakta tutacaktı? Bunun da idrakine varamadılar.
Devletin, bir çınar ağacı misali sağlam ve köklerinin derin olduğunu görmeyenler varsa, artık görsün.
Milleti “ahmak” yerine koyup, bu ülkenin değerleri ile alay edenler, milletin vatan aşkının artık farkına varsın.
Parazit yapılar üzerinden, yabancı devletlerin istihbarat örgütleri devletin köklerini çürütebilmek için Selçuklular zamanında nasıl çalıştıysa, Osmanlı zamanında nasıl çalıştıysa, Kurtuluş Savaşı döneminde nasıl çalıştıysa halen aynı NİYETLE çalışıyor.
Tarihi bilmek, bugünü anlamak için önemli bir yol haritası olacaktır.
Anadolu Selçuklu Devleti askeri yapısının içine o yıllarda İran ajanlarının nasıl sızdığını çok iyi bilmek gerekiyor.
Osmanlı aile yapısının içine özellikle kadınlar üzerinden nasıl sızma girişimlerinin yaşandığını iyi okumak gerekiyor.
Günümüzde yaşadıklarımıza bakın ve değerlendirmelerinizi yapın.
O nedenle 15 Temmuz, sadece bir 15 Temmuz değildir.
Milletin, bu parazit yapılara attığı bir Osmanlı tokadıdır.
15 Temmuz 2016 tarihini, Türkiye hiçbir zaman unutmayacaktır.
Eğer ki bir gün ülkemiz zora düşerse, 15 Temmuzda oluşan millet ruhunun verdiği cesaretle, milletimiz yine gerekeni yapacaktır.
FETÖ tarafından sinsice hazırlanan hain darbe girişiminde şehit olan 249 vatandaşımızın ruhu bu topraklarda her zaman yaşayacaktır.
Su uyur düşman uyumaz.
O nedenle, her zaman birlik içinde diri olmalıyız.
Siyasi kavgaları bir kenara bırakıp, ülkemizin geleceği için el ele vermeliyiz.
15 Temmuz ruhunu anlamayanlar ve o günü sulandırmaya çalışanlar da keşke yıl dönümünde Mevlana Meydanı’nda olsaydı.
Ülkemiz için devletimiz için milletimiz için okunan dualara gözyaşları ile nasıl “amin” denildiğini görselerdi.
9 yaşındaki çocukların ellerindeki bayrağa nasıl sarıldığını izleselerdi.
Azerbaycanlı kardeşlerimizin Türk bayrağına bakarak ettikleri duaya keşke eşlik etselerdi.
Artık millet dirildi ve uyandı.
Bu topraklarda yaşayan parazit yapıları ve yabancı ülkelerin maşalarını biliyor.
Bu ruh, hep diri ve ayakta kalacak. Tüm Türkiye düşmanlarına rağmen…