Başlığı garipsediniz mi bilmiyorum, ama maydanozun çimlenme döneminin yaklaşık otuz günlük bir süre zarfında gerçekleştiği hususunda botanik ilmi ile uğraşılmasa, dahi doğanın kendi içinde ekim faaliyeti ve bu sürede geçen vakti deneyimlemekte çok da zor olmasa gerek… Tabi bugün işin detayı hususunda çok da teknik bir bilgiyi aktaracak değilim, fakat sosyolojik söylem ve deneyimler üzerinden bir ironi oluşturma çabası ile atılmış bir başlık olmasa da edebiyatın kendi içindeki mecazi söylemleri ile soruyu sorduk.
Bu maydanozu kim yetiştirdi?
Yer yer baharat özelliği taşıması dolayısıyla tarihte birçok atasözüne konu olmuş, kendine has botanik faydalarından sıyrılarak, bir bitki özelliği taşıdığı gerçeği hepinizin malumu. Hatırlayacaksınız büyük ihtimalle… Fakat konunun giriş bölümünü oluşturmakta fayda var. Tarihi serüvenini bir inceleme ve araştırma gereği duyduğunuzda ilginç bilgi ve tespitlere tarihte tanıklık etmiş olursunuz. Tarihin getirdiği ve tarihin alıp götürdüğü niteliği yönünden incelendiğinde, otuz günlük bir sürenin niceliği de toprağın ve doğanın içinde edindiği yer, diğer yandan üretim ve tüketim zinciri içinde yer edinmesi maydanozun insanlık tarihindeki yeri, yadsınacak gibi değil elbette…
Her şeyin içinde maydanozun yer edinmesi, üretim tüketim zinciri içerisinde yeri kayda değer olmalı ki, ayrı bir sosyolojik bilgi ve tecrübenin kinayeli de olsa aktarımında yer almıştır. Her şeyi olduğu ya da göründüğü gibi algılamak da büyük bir yanılsama olsa gerek, çünkü mecazi nitelikte ki anlam ve öğretiler beynin kendi içinde ki dinamiği ile öz değerdedir. Ve burada maydanozun botanik ilmi açısından faydaları hususunda bir açıklamaya da gerek yok diye düşünüyorum.
Konunun kapsam geçerliliği ve kapsam yeterliliği hususunda da bir çıkarımda bulunduğunuz kanaati oluştuğu niyetindeyim. Yetişme ve çimlenme koşullarından başlayıp kaleme aldığım maydanozun içeriği ve botanik bilimi yönünden, sosyolojik ve tarihten gelen bir edebi sözün içinde kendini tanımlama sürecinin de özgül ağırlığını dikkate aldığınız da, her duruma karışma süreci ve dahil olma durumunun ciddi bir hazırlık süreci gerektirip gerektirmediği ve bu yetişme sürecinin maydanoz olmayı gerektirecek kadar bir boş özgüvenle yol aldığını düşündüğümüz de bilen zaten söylemedi, bilmeyen sordu ve öğrendi ve eksik kalan kesimde bu maydanozu kim yetiştirdi?
Maydanozun biçilme süreci de kendi içinde tecrübe isteyen ayrı bir konu başlığı… İşin ehli insanlar tarafından yapıldığı sürece, zarar görmeyecektir. Her işte; tali, yeterli donanım ve tecrübenin olmadığı yerde kendiliğinden, farklı flora özelliği taşıyan unsurların yetişmesi kaçınılmazdır. Farklı bir floranın yetişmesi her şeye maydanoz olma durumuna elbette etki etmese de, maydanoz olma gibi bir durumun biçilmesi had bilme dediğimiz sürecin gelişime bağlı ve çimlenme sürecinde anlatılması, ayrı ve önemli bir konu başlığı niteliğindedir. Farklılığın zenginlik olduğunu bilir, ancak atasözünü de anımsatacak durumu doğrudan ifade etmek de doğru olmaz, fakat tarihin içinden gelen tecrübe de azımsanmayacak derece de kıymetli… Kıymete değer olmak da karışma ya da karışmama durumunun, durumsallığında önemli gözükmekte…
Konuyu daha da kavramsallaştıracak olursak, kendi içinde mecazi bir düzlemde, bir hat üzerine bir çizgi çizip bak bu; had bilme çizgisi, bilmiyorsan geçme demek, çizginin mahiyetine bakıp; bu çizgi mi diye soran elbette olacaktır. Tarihte de galiba bu böyleydi… Fakat bu soru önemli, yazıyı bitirirken şuraya bırakalım…
Bu maydanozu kim yetiştirdi?
Kalın sağlıcakla…