Bu kadar protokol yeter sevgili Konya!

Seyfullah Koyuncu
Köşe yazımda neden bahsetsem acaba diye düşünürken, bir taraftan da gazetemizin 9. sayfasındaki Twitter Günlüğü’ne tweet topluyordum dün.
 
MEVKA Koordinatörü İsmail Ünver’in paylaşımını görünce gülümsedim.
 
İsmail Ünver diyor ki: Panellerden önce 5-6 selamlama konuşması dinliyoruz. Konunun uzmanları geldiği halde her protokol o konuyla ilgili uzunca bir konuşuyor ve panele geçilince de ayrılıyor. Beraberinde bir grup da çıkıyor. Panelistler sizi dinledi ama. Hem bu bilgiler size de lazım.
 
İsmail Ünver o kadar haklı ki. Konuyu çok iyi özetlemiş doğrusu.
 
Geçen sene Hayrettin abi de bu konudan bahsetmişti ve o efsane metaforu gazetemizde kaleme almıştı;
 
“Sayın Genel Yayın Yönetmenim,
Saygıdeğer Yazı işleri Müdürüm,
Sayın Haber Müdürüm, İnternet editörüm,
Sayın Matbaacımız, Kağıt tedarikçimiz,
Saygıdeğer reklam verenlerimiz,
Sayın okuyucularım,
Sevgili takipçilerim,
Sevgili Konyalılar,
Ve emekçi muhabir arkadaşlarım…
Bütün yazılarıma böyle başlasam ne kadar sıkıcı olurdu değil mi? Okur muydunuz sahi? Kaçınız isminin metinde bu şekilde geçmesinden mutlu olurdu?” diyerek.
 
Kurumlar, sivil toplum kuruluşları, esnaflar… vs. vs. çeşitli programlar düzenliyor, buralarda çeşitli konuşmalar yapılıyor.
 
Biz de buralarda yapılan konuşmalara olabildiğince doğallığıyla gazetemizde haber olarak yer vermek için çabalıyoruz.
 
Yer veriyoruz diyemiyorum çünkü o kadar uzun metinler ortaya çıkıyor ki.
 
Dağa, taşa, uçan kuşa selam gönderenler, askerlik anılarını, aşk acılarını paylaşanlar var.
 
Hele bir de eskiden göz önündeyken, şimdi eleği duvarda bekleyen birine mikrofonu kaptırmayagörün. Sesi kısılana kadar konuşuyor.
 
Hepimiz bürokrasiden dert yanıyoruz ama bürokratik kültür herkesi sarıp sarmalamış. İş yapmak yerine, gereksiz ayrıntıları gündemimizde tutuyoruz.
 
Anlatmak istediğimiz asıl şey, laf salatası arasında domates çekirdeği kadar kalıyor.
 
Gelin hep birlikte bu bürokratik kuralları bir kenara bırakıp icraata bakalım.
 
Kamudan, sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına kadar her yerde aynı giriş; sayın valim, sayın kaymakamım, sayın başkanım, sayın müdürüm, sayın, sayın, sayın, say say bitmiyor işte…
 
Bu kadar nefes israfına ne gerek var ki?
 
‘Değerli katılımcılar' veya 'değerli arkadaşlar' deyin bitsin.
 
Dahası, konuşmacılar; sayınları sayarken birisi birisini atlıyor, bu sefer adam gönül koyuyor, 'sen beni şurada saymamıştın' diyor.
 
O konuştu da ben niye konuşmadım diyenler var bir de.
 
İşin uzmanlarına ayrılan vakit, protokol konuşmalarına ayrılan vaktin çeyreğini bile bulmuyor bazı programlarda.
 
İşin uzmanları da aynı uzunlukta konuşsun dersek de programın uzunluğu ve bıkkınlığı nedeniyle herkes uykuya dalıyor.
 
Yani amaca ulaşılmıyor.
 
Protokolün belki vakti geniştir ama acaba dinleyicilerin o kadar büyük vakti var mı? İnsanın uykusu geliyor o gereksiz giriş konuşmalarını dinlerken.
 
Sivilleri bile protokol konuşmalarına alıştırarak onları resmileştirip bürokratlaştırıyoruz bir de.
 
Bizim en önemli vasfımız insan olmak, birey olmaktır.
 
Gelin bir ilki yapalım, bu tarihten itibaren bu protokol işini kaldıralım.
 
Sayın Valim
Sayın Başkanım
Sayın Kaymakamım
Sayın Müdürüm
Sevgili takipçilerim
Değerli okurlarım
Saygıdeğer Konyalılar…