Bu hastanede yapılana ne diyelim?

Salih Köprülü

“Hastane önünde incir ağacı

 Tabip bulamadı bana ilacı.”

Eskiden bazı hastalıkların tedavisi yokmuş.

Tedavisi olmayan hastalığa tabip, doğal olarak ilaç da bulamazmış.

Hasta, ya kıvrana kıvrana, ya da derdine derman araya araya hayatını kaybedermiş.

Peki günümüzde nasıl?

Hastaneler modern…

Tedavi için gerekli tıbbi cihazlar var…

Artık ilaç sıkıntısı da yaşanmıyor…

Fakat hastalar halen derdine derman bulmakta zorlanıyor.

Niye peki?

Her zaman söylüyorum: “Tıp fakültesi, sadece para ve iyi bir maaş için okunacak bir bölüm değil.”

İnsan hayatı ön planda tutulması gerekilen bir meslek dalı.

İşini çok güzel yapan ve her zaman takdir toplayan hekimlerimize diyeceğimiz bir şey yok.

Geçen gün bir üniversite hastanesinde şahit olduğum olay, “günümüzde halen bunlar niye yaşanıyor” dedirtti.

Hasta, kalbini gösterecek…

Ve tansiyondan dolayı da ayakta durmakta zorlanıyor.

Belki de bayıldı bayılacak.

Derdine derman arıyor…

İçeri girdiğinde, asistan doktora bir soru soruyor.

Asistan azarlar gibi cevap veriyor.

Hasta mahcup bir şekilde “ama” diyor, asistan durur mu tekrar azarı yapıştırıyor.

Hastanın suratına dahi bakmıyor.

Hastaya bir ilaç yazıyor ve bunu almasını söylüyor.

Hasta üzgün bir şekilde kapıdan çıktığında sendeliyor ve kapı kenarındaki bir vatandaş kolundan tutup, oturtuyor.

Hasta 55-60 yaşlarında…

Asistan ise, daha 30’unda ancadır.

Belli ki asistan doktorun söylediğini, tavrını ve davranışını hazmedemedi.

Tansiyonu var ise, belki daha da yükseldi.

Öğleden sonra bu hasta, polikliniği arıyor.

Sistemde reçete görünmediği için ilacını alamadığını anlatıyor.

Görevli kişi, “Biraz bekleyin görünür” diyor.

Fakat hasta akşama doğru tekrar arıyor.

Halen ilacını alamadığını ve reçetenin görünmediğini söylüyor.

Doktorun anjiyoda olduğu ve saat 5’ten sonra reçetenin görüneceği bilgisi veriliyor.

Akşamdan sonra hasta, nöbetçi eczaneye gidiyor fakat halen reçete yok.

Artık kızıyor ve başka bir hastaneye giderek tedavi oluyor. İlacını da buradan yazılan reçete ile kolaylıkla alıyor.

Anlık rahatsızlanması muhtemel olan kalp ve tansiyon hastası, 1 gün boyunca fuzuli bir şekilde ilaç peşinde niye koşturuluyor?

Üstüne üstlük bir de sabah azar işitiyor.

Bu hastanın başına bir şey gelmiş olsaydı sorumlu kim olacaktı?

İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?

Bu durumu birkaç eczaneye sordum, “Maalesef bu tarz sorunlar yaşanıyor.” cevabı aldım.

Eskiden hastalar, ilaç yokluğundan derdine derman bulamazmış; peki şimdi?

İlaç var fakat ne eksik? Bunun cevabını siz verin; benim dilim varmıyor.

Allah, tüm hastalara şifa versin.

İşini layıkıyla yapan tüm hekimlerden de Allah razı olsun.