Bir yanda emeği ile alın teri döken, helal lokması için çırpınan milyonlar, diğer yanda da milletin sırtından geçinen, yatlarda, katlarda, villalar içerisinde yaşayan Liberal-Kapitalist Sistemin uşağı olan bir tabaka. Bu vicdanen ve fikren sakat, fiilen ve fiziken ise lüks içerisinde yaşayan tabakaya dokunma zamanı geldi de geçiyor bile…
Bu adaletsizliğin giderilmesi şarttır.
Devletimizin yeni yatırımları teşvik ve işsizliği önlemek adına ortaya koyacağı politikalar ne kadar önemli ise bu ülkenin temel dinamiği olan işçi ve emekçi kardeşlerimizin geçim standartlarının korunması ve iyileştirilmesi de en az o kadar önemlidir.
Her şeye haklı veya haksız zam yapıldığı bir süreçte, asgari ücret ile geçinmeye çalışan vatandaşlarımızdan daha fazla fedakârlık beklemek yanlıştır, yanlış olur.
Yeni yatırımları teşvik ve devlet harcamalarında kısıntıya gidilmek için öngörülen politikaların yanına asgari ücretle yâda buna bağlı olarak maaşları belirlenen milyonlarca vatandaşımızın maaşlarının artırılması ve geçim şartlarının iyileştirilmesi için de acil politikalar oluşturulmalı ve ivedilikle uygulamaya konulmalıdır.
İşverene verilen teşvikler ile işsizlere iş bulacağız diye yeni köleler oluşturmak kadar yanlış bir yaklaşım olmaz.
Yani yatırım yapsınlar diye birilerine devlet olarak kredi verelim, adamın açtığı fabrika için yâda işletme için sermayeyi biz sağlayalım, sonrasında da adamımız kendisinin işyeri açmasını sağlayan krediyi bulmasında veya almasında dolaylı olarak vesile olan işçilerine ücret vermeye gelince yan çizsin ve asgari ücreti bile vermekten kaçınsın;
Böyle bir sistem böyle bir yatırım politikası olamaz.
İşçiye hakkını veren bir sistem oluşturmalı ve benimsemeliyiz.
Her daim fedakârlık istediğimiz milletimizden bir şeyler daha isteyebilmemiz için milletimin durumunu da iyi anlamak ve tahlil etmek durumundayız.
Devletine ve milletine bağlı bu vatan evlatları en azından bu ülkeye hainlik yapmış yâda Liberal-Kapitalist Sisteme uşaklık yapmış birilerine verilen yatırım ve teşvikler kadar kendilerine de yaşanabilir bir geçim standartının oluşturulmasını bekliyor.
Devletimizin önümüzdeki süreçte bu durumu ivedilikle gözden geçirmesinde fayda var.
Küskünlükler telafi edilmeli, dargınlıklar giderilmeli, gaflete uykusuna kapılıp yıllardır kendilerine bu milletin verdiği desteği bir alternatifsizliğin yâda zorunluluğun sonucu gibi gören DEVLET VE SİYASET ADAMLARINDAN acilen kurtulmalı.
Ülkemizin milli birliğinin temel harcı olan İslam ve ulul-emre sadakat anlayışı tehlikeye girmeden, bu milletin aslı efendisi olan çalışan kesime hak ettiği şartlar bir an önce sağlanmalı.